21. ENBİYÂ:

 

„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.

 

„ Sığınırım Allâh’a, şeytanın ‘şerrinden’ ki, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuştur’!*

 

>7:200, 15:34, 16:98<

 

Allâh adına… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.

 

 

21:1    Yakınlaştı insanlara ki, hesaplarının ‘sorgulanması’;* ve onlar, vurdumduymazlık içinde ‘oyalanırlarken, hakikat bilgisine’ aldırış etmeyerek.*

 

>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<

 

>10:7, 10:8, 21:1, 21:2, 21:97, 23:63, 51:11, 53:57, 53:58, 53:59<

 

21:2    Gelmez ki, onlara ‘hakikati örtmeye şartlanmışlara, hakikat bilgisini’ hatırlatan (bir âyet) Rablerinden ki, güncel; olmasınlar dinleyip, onunla ‘oyalanıp’ oynayarak ‘alay etmemiş’.

 

21:3    Dikkat dağıtarak ve kalplerinde gizlediler ‘konuşmalarını’ fısıldaşmayla o kimseler ki*: „ Bu mu? ‘Yav bu’, insanoğlundan başka ‘değil’, sizler benzeri! Öyleyse sihre ‘dalavereye’ mi geldiniz; ve siz, göz göre göre?! “.

 

>2:77, 9:78, 11:103, 17:47, 21:3, 43:80, 58:7, 58:8<

 

21:4    ‘Muhammed aleyhisselâm, sabredip’ dedi ki:„ Rabbim bilir sözü, gökte ve yerde! “.* Ve O’dur, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet eden; en iyi bilen!

 

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

 

21:5    ‘Onlar da’ dediler ki: „ ‘Bunlar’ karmakarışık düşler! Yok, onun uydurmasıdır ki, o bir şair. Yoksa, gelseydi ya bizlere bir âyetle ‘alâmetle’, evvelkilere gönderildiği gibi! “.*

 

>4:153, 6:109, 7:146, 10:97, 14:11, 14:47, 23:71, 29:51<

 

21:6    İnanmadılar, onlardan önceki memlekette ‘uygarlıklar’ ki, yok ettik.* Artık onlar mı, inananlardır!?

 

>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<

 

21:7    ‘Yâ Muhammed!’, Ve göndermedik senden önce de ‘hiçbir elçiyi ki’, kendilerine vahyettiğimiz adamlar dışında!* Öyleyse sual edin ‘bunların kimler olduklarını, hakikat bilgisini’ hatırlayan halka ki, bilmiyorsanız!

 

>2:38, 2:121, 14:4, 16:36, 39:71, 62:2<

 

21:8    Ve kılmadık ki onları ‘hiçbir elçiyi’ cisim ki, yemek yemezler.* Ve olamazlardı ‘ölümsüz’ sonsuza ‘dek’ kalıcılar.

 

>12:109, 21:8, 21:34, 25:7, 32:11<

 

21:9    Sonra, sadakatliydik onlara vaade ki, bunun üzerine kurtardık onları ve dilediğimiz ‘rızamıza uyan’ kimseleri.* Ve yok ettik ‘uyarılan inkârcı’ israf ‘aşırılık’ edenleri.*

 

>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<

 

>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<

 

21:10  Andolsun ki, Biz indirdik sizlere bir kitap ki, ondadır ‘hakikat bilgisini’ hatırlatılmanız! Hâlâ akıl yürütmez misiniz!?

 

21:11  Ve nicelerini kırıp geçirdik memlekette ‘uyarılan inkârcı halkını’* ki, zulmediyor olan. Ve inşa ettik, ardından başka bir halk.

 

>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<

 

21:12  Ne var ki, sezinlediklerinde baskımızı, o zaman koşup kaçarlar ondan.

 

21:13  Koşup kaçmayın ve rücu edin, ne varsa şımartıldığınız şeylere ‘dünyevi hazlara’ orada ve meskenlerinize ki, herhâlde ‘kıyâmet günü’ sorgulanırsınız!*

 

>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<

 

21:14  ‘Zalim toplum’, derler ki: „ Yâ, eyvahlar olsun bizlere; doğrusu olduk zalimler! “.

 

21:15  Ne var ki, zail olmaz bu çağırışları, ta ki, kıldık onları, hasat ‘edilmiş’, hareketsiz, cansız.

 

21:16  Ve oluşumunu yapılandırarak yaratmadık, göğü ve yeri ve bunların arasındaki şeyleri ki, oyun ‘olsun’.*

 

>3:191, 30:8, 38:27, 44:38, 44:39, 45:22, 51:56, 75:36<

 

21:17  Olsaydı ki muradımız, edinmemiz bir eğlence; elbette edinirdik onu katımızdan ki, Bizler ise, ‘bunu da’ yapabiliriz!

 

21:18  Koyarız hakkı ‘İlâhî esasları’, asılsızlık üzerine de,* artık aklını başından alır onun ‘inkârcının’; ki, hâlâ o zaman o, yok olur. Ve vay halinize ki, vasıflandırdığınız şeylerden!

 

>8:8, 9:32, 9:33, 10:82, 17:81, 40:14, 61:8, 61:9<

 

>16:4, 19:67, 21:18, 36:77<

 

21:19  Ki, Zât’ının dır göklerdeki kimseler* ve yeryüzündeki!* Ve kibirlenmezler,* O’nun yanındaki kimseler*, ibadet etmeleriyle!* Ve usanmazlar!

 

Dünya dışı başka varlıkların yaşadığı – ÎKRA.vision

 

>2:255, 3:83, 6:59, 13:15, 16:49, 17:44, 22:18, 67:14<

 

>7:36, 16:49, 21:19, 44:19<

 

>2:154, 3:169, 3:195, 9:111, 22:58, 47:4<

 

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

 

21:20  Ve noksanlık, kusur, âcizlikten öte sayarlar; gece ve gündüz aralıksız!

 

21:21  ‘Buna rağmen’ edindiler ya, ‘kutsallaştırılan zât’tan, puttan’ ilâhlar* yeryüzünde ki, onları yayım yapsın!

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

21:22  Eğer olsaydı onlarda (gökler ve yerde)* ilâhlar ki, Allâh dışında ‘kim olursa’; mutlaka bozguna uğrardılar.* Oysa ki, noksanlık, kusur, âcizlikten ötedir Allâh! Rabbidir, Arş’ın (cennet ve cehennemi de içinde barındıran, zamansız, mekânsız, evrenin yönetmeliğinin)! Ki yücedir, vasıflandırdıkları şeylerden!

 

>21:22, 34:22, 42:29<

 

>10:18, 17:42, 21:22, 23:91<

 

21:23  Ki, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ sorulamaz, ifa ettiği şeylerden! Ve onlar ‘kıyâmet günü’ sorgulanırlar.*

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

21:24  ‘Buna rağmen’ edindiler ya, ‘kutsallaştırılan zât’tan, puttan’ ilâhlar; ki, O’ndan ziyade.* ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Getirin delilinizi! Bu ‘hakikat bilgisini’ hatırlatmamdır ki, benimle beraber ‘olan’ kişilerin de! Ve hatırlatmasıdır benden önceki kişilerin de! “. Yok onların birçoğu, bilmezler hakkı ‘İlâhî esasları’; buna rağmen ‘hakikat bilgisine’ aldırış etmeyenlerdir.

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

21:25  ‘Yâ Muhammed!’, Ve göndermedik senden önce de ‘hiçbir’ elçiden ki, kendisine vahyettiğimiz dışında* ki, ‘uyarsınlar, İlâh’ olduğunu O’nun! ‘Zât’ı, der ki’: „ İlâh olamaz Benden başka!* Artık ‘yalnızca’ Bana ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk edin! “.*

 

>2:38, 2:121, 14:4, 16:36, 39:71, 62:2<

 

>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<

 

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

 

21:26  Ve ‘hakikati örtenler’, derler ki: „ Edindi, sonsuz şefkatle merhamet eden, evlât! “.* Noksanlık, kusur, âcizlikten ötedir O! Yok, ikrâm olunan kullardır ‘onlar’!

 

>2:116, 10:68, 18:4, 19:88, 19:89, 19:90, 19:91, 19:92<

 

21:27  Önüne geçmezler ‘elçiler’ O’nun, sözle. Ve onlar, O’nun emriyle ‘hükmü ile’ gayret ederler.

 

21:28  Ki bilir, onların ‘elçilerin de’, önlerindekileri ve arkalarındakileri (geçmiş ve geleceklerini)!* Ve ‘onlar’ şefaat etmezler ki, rızaya ermiş kişi için müstesna. Ve onlar, O’nun haşyetinden titreyenlerdir.

 

>6:61, 13:11, 17:13, 17:71, 18:49, 21:28, 43:80, 50:17, 50:18, 69:19, 69:25, 82:10, 82:11, 82:12, 84:7, 84:8, 86:4<

 

>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26, 78:38<

 

21:29  Ve kim der ki, onlardan ‘elçilerden’: „ Muhakkak ki ben, ilâhım; ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ziyade! “. İşte bunları cehennemde cezalandırız! İşte böyle cezalandırırız, zalimleri!

 

21:30  Ve görmüyorlar mı, inkâr eden kimseler, göklerin ve yerin bitişik olduğunu?* Öyle ki, ayırdık onları. Ve var ettik her canlı şeyi sudan.* Yine de inanmazlar mı?

 

Dünya’nın yaratılması – ÎKRA.vision

 

>21:30, 25:54, 31:10, 41:11, 79:27, 79:28, 79:29, 79:30<

 

21:31  Ve var ettik yeryüzünde sağlam ağırlıklar ki, onlara ‘inkârcıların, kendilerinin de yaşadığı, Yerkürenizin’ durulma, dengelenme ‘sebebidir’!* Ve var ettik orada geniş geçitli yollar!* Ki, belki ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlenirler!

 

Demirin indirildiği ve yerkürenin merkezinin demir ve nikel gibi madenlerden oluştuğu – ÎKRA.vision

 

Dünyanın merkezindeki ağırlıklarının, volkanik depremlere yol açtığı ve bu nedenle yollar ve akarsu yataklarının oluşumu – ÎKRA.vision

 

21:32  Ve var ettik göğü, korunmuş ‘bir’ tavan. Ve onlar, O’nun âyetlerine, aldırış etmeyenlerdir.

 

21:33  Ve O’dur ki Zât’ı, yaratan, geceyi ve gündüzü; ve güneş ve ay’ı ki, hepsi ‘ayrı bir’ yörüngede seyrederler.*

 

„Tecrî“ Yüzerek veya akarak hareket etme benzerliği – ÎKRA.vision

 

21:34  ‘Yâ Muhammed!’, Ve belirlemedik insanoğlundan, senden önce de, sonsuza ‘dek’!* Öyleyse eğer ki, ölsen, onlar mı sonsuza ‘dek’ kalıcılar?

 

>12:109, 21:8, 21:34, 25:7, 32:11<

 

21:35  Her can, ölümü tadıcıdır! Ve deneriz sizleri ‘dünyada’, şer ile ve hayır ile sınanma ‘vesileleriyle’!* Ve Bize rücu edilirsiniz!

 

>8:25, 9:126, 21:35, 29:2<

 

21:36  ‘Yâ Muhammed!’, Ve gördükleri zaman seni, o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; illâki alay konusu edinerek seni, ‘derler ki’: „ Bu mu o, ilâhlarınızı zikredip ‘diline dolayan’?! “.* Ve onlar ki, sonsuz şefkatle merhamet edenin ‘hakikat bilgisini’ hatırlatanını (Kur’ân-ı Kerîm’i), inkâr edenlerdir!

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

21:37  Yaratıldı insan ki, ‘neticesini düşünmeyen’, acele ‘tıynette’. Göstereceğim sizlere âyetlerimi ‘alâmetlerimi’! Hemen acele istemeyin!*

 

>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<

 

21:38  Ve ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’ diyorlar ki: „ Ne zamanmış bu vaat (kıyâmet), eğer samimilerseniz?! “.*

 

>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<

 

21:39  Keşke bilselerdi o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; ne çekilir o zaman yüzlerinden ateş, ne de sırtlarından. Ve onlara yardım olunmaz.

 

21:40  Yok, gelir onlara ‘kıyâmet saati’ ansızın, öyle ki, şaşakalırlar. Fakat mecal edemezler reddetmeye onu. Ve onlara göz açtırılmaz ‘süre verilmez’.*

 

>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<

 

21:41  ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, alay edildi elçilerle, senden önce de! Böylelikle sarıverdi onlardan eğlenen kimseleri, onunla alay etmiş oldukları şey.*

 

>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 10:11, 13:32, 14:42<

 

21:42  ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Kim esirger, kayırır gece ve gündüz; Sonsuz şefkatle merhamet edenden ‘başka’?! “. Yok onlar, Rablerinin hakikat bilgisini’ hatırlatan (Kur’ân-ı Kerîm’e), aldırış etmeyenlerdir!

 

21:43  Yoksa onların, ‘Bize’ mâni olan ilâhları mı ‘var’ ki, Bizden ziyade. Ve ‘ortak yakıştırdıkları’ mecal edemezler ‘onlara’ yardıma, ‘ne de kendi’ benliklerine.* Ve olmaz onlara, tarafımızdan eşlik.

 

>2:166, 4:117, 6:100, 10:28, 10:29, 14:36, 16:86, 18:52, 19:82, 21:65, 25:17, 28:63, 29:25, 34:40, 34:41, 35:14, 46:5, 46:6<

 

21:44  Ki, menfaatlendirdik şunları ve atalarını da;* ta ki, onlara uzun gelen bir ömür boyu.* Hâlâ görmüyorlar mı ki, nasıl gelip yeryüzüne, (samimi inananları çoğaltarak, onları da) eksiltiriz etrafından?** Artık onlar mı, galip gelenlerdir!?

 

>2:170, 6:148, 7:173, 14:10, 16:35, 36:6, 98:5<

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

>13:41, 21:44<

 

Müslüman toplumun gelecekte çoklukta olması – ÎKRA.vision

 

21:45  ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Sadece uyarıyorum sizleri, ‘aldığım’ vahiyle! “.* Ve duymazlar sağırlar çağrıyı, uyarıldıkları zaman (Anlamak istemedikleri için, idrak kuvveleri kilitlidir).*

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Kelâmıyla olsa da, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

>2:171, 3:108, 6:104, 7:101, 7:179, 8:22, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 21:45, 22:46, 25:44, 40:35, 64:11, 67:10<

 

21:46  Ve mutlaka eğer bir üfürük dokunsa onlara ‘zalim topluma’,* Rabbinin azabından, mutlaka derler ki: „ Yâ, eyvahlar olsun bizlere; doğrusu olduk zalimler! “.

 

>21:11, 21:12, 21:13, 21:14<

 

21:47  Ve kurarız terazileri ‘mertebelerle değerlendirilmeyi’ hakkaniyetle, kıyâmet günü için. Artık zulmedilmez kimseye ‘hiçbir’ şeyle.* Ve olsa da ağırlığı hardal dânesi ki, vardık ona. Ve kâfiyizdir; hesaplayan, saptayan ‘olarak’!

 

>7:8, 7:9, 23:102, 23:103, 99:7, 99:8, 101:6, 101:7, 101:8, 101:9<

 

21:48  Ve andolsun ki, verdik Mûsâ’ya ve Hârûn’a gerçeği itibarsızdan ayıran ‘yeti’ ve ışık ve ‘hakikat bilgisini’ hatırlatan (Tevrât); ‘günahlardan’ korunanlar için.

 

21:49  O kimseler ki, ürperirler Rablerinden gıyaben. Ve onlar, ‘kıyâmet’ saatinden titreyenlerdir.

 

21:50  Ve bu da, ‘hakikat bilgisini’ hatırlatan (Kur’ân-ı Kerîm)! İndirdik onu ki, mübarektir!* Hâlâ sizler, onu ret edenler misiniz!?*

 

>2:41, 2:89, 2:91, 2:101, 4:47, 5:48, 6:91, 9:30, 9:31, 21:50, 35:31, 46:12, 98:5<

 

21:51  Ve andolsun ki, verdik İbrâhîm’e olgunluğunu, öncesinden. Ve Bizler, onun ‘gidişatını’ bilenlerdik.

 

21:52  Demişti ki, babasına ve halkına: „ Nedir buradaki timsaller ki o, sizlerin ona, ibadete çekildiğiniz?! “.

 

21:53  ‘Halkı’ dediler ki: „ Atalarımızda bulduğumuz ‘onlardan gördüğümüz budur’ ki, ona ‘hizmetle, ibadetle’, kulluk edenlerdi! “.*

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

21:54  ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Andolsun ki, olmuşunuz sizler ve atalarınız da apaçık şaşkınlık içinde! “.*

 

>2:170, 6:148, 7:173, 14:10, 16:35, 36:6, 98:5<

 

21:55  Dediler ki: „ Geldin ki bizlere, hak ile ‘gayeyle, diye’; yoksa oyun mu ‘oynuyorsun’!? “.

 

21:56  ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Ki Rabbiniz, Rabbidir göklerin ve yerin!* Zât’ı ki, örneksiz, sanat inceliğinde üstün yarattı onları! Ve ben, işte bunun üzerine şahitlerdenim! “.

 

>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<

 

21:57  ‘İbrâhîm aleyhisselâm, içinden’ dedi ki: „ Allâh’a yemin olsun ki, mutlaka tuzak kurarım putlarınıza, sonra arkanızı dönüp ‘gittiğinizde’! “.

 

21:58  Nihayet etti onları ‘paramparça’, büyük bir kısmı dışında onların. Ki, belki kendisine rücu ederler.

 

21:59  ‘Halkı, olanı gördüklerinde’ dediler ki: „ Kim ifa etti bunu ilâhlarımıza? Doğrusu o, elbette zalimlerden! “.

 

21:60  Dediler ki: „ Duyduk ki, ‘bir’ genç zikredip ‘diline dolamış’ onları! Denilir ona İbrâhîm! “.

 

21:61  Dediler ki: „ Öyleyse getirin onu ki, insanların gözü önüne; ki, belki şahitlik ederler! “.

 

21:62  ‘Getirip’ dediler ki: „ Sen mi ifa ettin bunu ilâhlarımıza ey İbrâhîm?! “.

 

21:63  ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Yok, ifa eden onu, bu büyükleridir! Haydi sual edin onlara ki, konuşacak olurlarsa?! “.

 

21:64  Artık rücu ettiler kendilerine ‘gelip’ de, dediler ki: „ Doğrusu, ‘burayı korumasız bırakıp, asıl’ sizler zalimlersiniz! “.*

 

>21:59<

 

21:65  Sonra eğildi başları önüne de ‘dediler ki’: „ Andolsun biliyorsun ki, bunlar konuşamaz! “.

 

21:66  ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Hâlâ mı ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ediyorsunuz? Ki, Allâh’tan ziyade; ‘O’ şeyler ki, ne zarar verir sizlere ‘hiçbir’ şeyle ve ne de fayda sağlar sizlere!*

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

21:67  Of! ‘Yazıklar olsun’ sizlere ve ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettiğiniz şeylere!* Ki, Allâh’tan ziyade. Hâlâ akıl yürütmez misiniz!? “.

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

21:68  ‘Getirip’ dediler ki: „ Yakın onu ve yardım edin ilâhlarınıza; eğer ki, ‘düşündüğünüzü’ ifa ederseniz! “.

 

21:69  Dedik ki: „ Yâ Ateş! Ol serinlik! Selâm İbrâhîm üzerinedir! “.*

 

>37:108, 37:109, 37:110, 37:111<

 

21:70  Ve muradları, ona tuzak kurmaktı. Derken kıldık onları, en çok hüsrana uğrayanlardan.

 

21:71  Ve kurtardık onu ve Lût’u* ki o, orada cümle âleme bereketlendirdiğimiz yere.*

 

>29:26<

 

>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<

 

21:72  Ve hibe ettik ona ‘İbrâhîm aleyhisselâm’a’, İshâk ve Yâkub’u (İbrâhîm aleyhisselâm’ın torunu) ilâveten. Ve hepsini kıldık erdemli.

 

21:73  Ve kıldık onları rehberler ki, ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlendirirlerdi emrimizle.* Ve vahyettik* onlara ki, hayır işleri ifa etmeyi ve ibadeti uygulamayı* ve verilmesini zekâtın! Ve ‘onlar, sadece’ Bize, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ederlerdi!

 

>2:124<

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Kelâmıyla olsa da, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

 

 

21:74  Ve Lût, ki verdik ona, idrak ‘yetisi’ ve ‘hakikat bilgisi’ ilmi. Ve kurtardık onu ‘o’ memleketten (Sodom ve Gomorra).* Ki o ‘halkı’, gayret ediyorlardı fenalığa. Muhakkak ki oldular, kötü, fesat bir toplum.

 

>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<

 

21:75  Ve dâhil ettik onu, bahşetmemize, bağışlamamıza, merhametle esirgememize. Muhakkak ki o, erdemlilerdendi.

 

21:76  Ve Nûh, daha önceleri nida etmişti, bunun üzerine icabet ettik ona. Böylelikle kurtardık onu ve ahalisini büyük sıkıntıdan.*

 

>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<

 

21:77  Ve yardım ettik ona, o toplumdaki kimselerden ki, yalanladılar âyetlerimizi.* Muhakkak ki oldular, kötü bir toplum. Derken ‘suda’ boğduk onları topluca.**

 

>2:6, 6:12, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:39, 10:40, 10:96, 10:97, 17:10, 26:201<

 

>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<

 

Hz. Nûh aleyhisselâm’ın halkının inkârı ve yok edilmeleri – ÎKRA.vision

 

21:78  Ve Dâvûd ve Süleyman hükmettiklerinde, ekin içinde yayılan, halkının koyunları hakkında ve Bizler, hükümlerine şahitlerdik.

 

21:79  Artık böylece onu, anlamasını sağladık Süleyman’a. Ve her birine verdik, idrak ‘yetisi’ ve ‘hakikat bilgisi’ ilmi. Riayet ettirdik ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldık’ Dâvûd’a dağları ki, noksanlık, kusur, âcizlikten öte sayarlardı ve kuşlarla. Ve Bizlerdik, ‘bunları’ ifa eden.

 

21:80  Ve öğrettik ona, ‘zırhlı’ örtünme zanaatını ki, sizlerin korunmanız için darbelerinize ‘karşı’. Artık sizler de, şükredenler misiniz?

 

21:81  Ve Süleyman’aydı esen kasırga ki, akardı onun emriyle ‘kararıyla’, orada bereketlendirdiğimiz yere. Ve Bizler, her şeyi bilenlerdik.

 

21:82  Ve şeytanlardan (âsiler), dalgıçlık yapanlar ‘vardı’ ona; ve yaparlardı işte bundan başka gayretler de. Ve Bizlerdik, onları muhafaza eden.

 

21:83  Ve Eyyûb, nida etmişti Rabbine ki: „ Muhakkak ki, dokundu bana mağduriyet.* Ve Sen, inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedenlerin en esirgeyeni, acıyanı, bahşedenisin! “.

 

>38:41<

 

21:84  Bunun üzerine icabet ettik ona. Öyle ki, giderdik ona mağduriyet şeyden ne varsa. Ve verdik ona, ‘ev’ ahalisinin ve ‘bir’ mislini ‘daha’ beraberlerinde, nezdimizden bahşedilme, bağışlanma, merhametle esirgenme ‘olarak’. Ve hatıradır ki, ‘sadece Bize, hizmetle, ibadetle’ kulluk edenlere!

 

21:85  Ve İsmâîl ve İdrîs ve Zu’l-kifl (sorumluluk alan kimse) ki, her biri sabredenlerdendi.

 

21:86  Ve dâhil ettik onları, bahşetmemize, bağışlamamıza, merhametle esirgememize. Muhakkak ki onlar, erdemlilerdendi.

 

21:87  Ve Zünnûn (balığın yoldaşı) gittiği zaman hiddetlenerek, artık zannetti ki, asla kudret edemeyiz ona. Ne var ki, nida etti ‘Rabbine’ ki, karanlıklar içinde: „ İlâh olamaz Senden başka! Noksanlık, kusur, âcizlikten ötesin! Muhakkak ki, oldum zalimlerden! “.*

 

>3:140, 3:141, 3:142, 3:143, 3:144, 3:145, 68:48<

 

21:88  Bunun üzerine icabet ettik ona. Ve kurtardık onu gamdan. İşte bunun gibidir ‘samimi’ inananları kurtarmamız.*

 

>10:103, 21:88, 30:47, 39:61, 40:51<

 

21:89  Ve Zekeriyyâ, nida etmişti Rabbine ki: „ Rabbim… Bırakma beni birey ‘olarak’! Ve Sen, vârislerin en hayırlısısın! “.*

 

>6:94, 15:23, 19:40, 19:80, 19:95<

 

21:90  Bunun üzerine icabet ettik ve hibe ettik ona Yahyâ’yı* ve ‘gidişatını’ düzelttik ona, eşinin. Muhakkak ki onlar, koşuştururlardı ‘Allâhû Teâlâ’nın rızası için’ hayır işlerinde. Ve ‘onlar, sadece’ Bize, rağbet ederek ve irkilerek davet ‘dua’ ederlerdi. Ve ‘onlar, sadece’ Bizden, haşyet duyarlardı!

 

>19:4, 19:5, 19:6, 19:7, 19:8, 19:9<

 

21:91  Ve o (Meryem aleyhisselâm)* ki, korudu cinsel uzvunu (bekâretini).* Bunun üzerine üfledik içine, Ruhumuzdan.* Ve kıldık onu ve oğlunu (Îsâ aleyhisselâm’ı) âyet ‘alâmet’, cümle âlemlere.

 

Hz. Îsâ a.s. ve annesi Meryem a.s.; ve onun hermafrodit olduğu – ÎKRA.vision

 

>66:12<

 

>4:171, 19:17<

 

21:92  Muhakkak buradaki ‘peygamberler ve onlara uyanlar da’ ümmetinizdir ki, ‘hepsi bir’ ümmettir; ve Ben Rabbinizim! Artık ‘yalnızca’ Bana ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk edin! “.*

 

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

 

21:93  Ve ‘ümmetler’ kestiler işlerini aralarında, ki hepsi Bize rücu edilirler.*

 

>6:60, 21:93, 24:64, 27:84, 27:85<

 

21:94  Artık kim, gayretleri erdemlidir ve o, ‘samimi’ inandıysa, o hâlde örtülmez çabaları. Ve muhakkak ki Biz, onun yazıcısıyız!*

 

>18:49, 22:76, 29:3, 41:20, 43:80, 50:16, 50:17, 50:18<

 

21:95  Ve haramdır ‘caiz olmaz; uyarılan inkârcı’ bir memleket ‘halkına, geri dönüş’* ki, yok ettik.* Muhakkak ki onlar, rücu edemezler.

 

>2:167, 26:102<

 

>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<

 

21:96  Ta ki, açıldığı zaman ‘önü’, Ye’cûc ve Me’cûc’ün (18:94 yeryüzünde bozgun çıkaranlar); ve onlar, ‘sanki’ her bir tümsekten kayarlar.*

 

Ye’cüc ve Me’cüc – ÎKRA.vision

 

>23:100, 23:101, 78:16, 78:17, 78:18<

 

Sûr’a üfürülme ile kıyametin başlatılması ve bu sesin çöl kumu sesine benzetilmesi – ÎKRA.vision

 

21:97  Ve yakınlaştı gerçek vaat. Artık oluverdiği zaman o, bakışlar teşhistedir (olan biteni anlamaya çalışır).*** İnkâr eden kimseler ‘derler ki’: „ Yâ, eyvahlar olsun bizlere ki, olduk vurdumduymazlık içinde bundan!* Yok; olduk zalimler! “.

 

>14:42, 14:43, 15:14, 15:15, 21:97, 24:37, 52:44, 52:45, 52:46, 52:47, 54:7, 54:8, 99:1, 99:2, 99:3, 99:4<

 

Dünyanın sonunun muhtemelen bir Meteorit felaketiyle olacağı – ÎKRA.vision

 

Dünya yaşamının nasıl sona ereceği, ardından yaşam savaşı verileceği – ÎKRA.vision

 

>10:7, 10:8, 21:1, 21:2, 21:97, 23:63, 51:11, 53:57, 53:58, 53:59<

 

21:98  Muhakkak ki, sizler ve ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettikleriniz ki, Allâh’tan ziyade;* odunsunuz cehenneme!* Ve sizler ‘reva görülenler’, varanlarsınız ona!*

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<

 

>9:68, 19:70, 19:71, 21:98, 21:101, 27:89, 39:60, 39:61, 92:14, 92:15, 92:16, 92:17<

 

21:99  Eğer olsaydı şunlar, ilâhlar, boylamazlardı onu ‘cehennemi’. Ve hepsi orada sonsuza ‘dek’ kalıcılardır.

 

21:100 Onlaradır (ilâhlar edinenlere ve putlarına); oradaki harıltı.* Ve onlar ‘cennetlikler’, orada ‘bunu’ duymazlar.

 

>11:106, 21:100, 21:102, 25:12, 67:7<

 

21:101 Ki, muhakkak ‘onlar’, o kimselerdir ki, geçmiştir onlara, güzellik ‘cennet sözü’ Bizden. İşte onlar, ondan ‘bu akıbetten’, uzaklaştırılanlardır.

 

21:102 Ki, duymazlar onun ‘cehennemin’ hışırtısını ‘bile’. Ve onlar, canlarının iştahlandıkları şeyler içinde sonsuza ‘dek’ kalıcılardır.

 

21:103 Hüzünlendirmez onları, ‘cehennemdeki’ daha büyük dehşet ‘bile’. Ve kaydederler onları, melekler, ‘derler’ ki: „ Bu gününüzdür ki o, verilmiş olunan sözdür! “.*

 

>19:64, 41:30, 97:4<

 

21:104 ‘Kıyâmet’ günü, düreriz göğü ki, büküldüğü gibi kitapların rulo tomarları.** Ki, ilk başlattığımız gibi, örneksiz, yoktan var etmeye; ‘yeni bir’ yaratılışa geri döndürürüz ‘tekrar ederiz’ onu.* ‘Bu’ vaadi, üstlendik ve Bizlerdik, ‘bunları’ ifa eden.

 

>39:67<

 

Kıyâmet anlatımı kara deliklerle son buluyor – ÎKRA.vision

 

>2:117, 6:101, 21:104, 30:11, 30:27<

 

21:105 Ve andolsun ki, yazdık hükümler içeren, parça parça sayfalarda ki, (Kutsal kitap Zebur) ‘hakikat bilgisini’ hatırlatanın ardından, yeryüzüne vâris olurlar ona, erdemli kullarım!*

 

>7:128, 7:129, 7:137, 14:14, 21:105, 24:55, 28:5, 28:6, 44:25, 44:26, 44:27, 44:28<

 

21:106 Muhakkak ki bu, mutlak bir tebliğdir ki, ‘yalnızca Allâhû Teâlâ’ya, hizmetle, ibadetle’ kulluk eden ‘bir’ topluma!

 

21:107 ‘Yâ Muhammed!’, Ve göndermedik seni, bahşetme, bağışlama, merhametle esirgeme ‘vesilesi olman’ dışında, cümle âlemlere!*

 

>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47, 62:2<

 

21:108 Yâ Muhammed!’, De ki: „ Sadece Bana vahyedilen, İlâhınız tek İlâh, olduğudur! “. Artık sizler de, Müslümanlar mısınız (Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)?

 

21:109 ‘Yâ Muhammed!’, Buna rağmen eğer ki, ‘geçmişe’ dönerlerse, o hâlde de ki: „ Tebliğ ettim sizlere aynen! Ve eğer ki anlasam, yakın mı yoksa uzak, verilen söz! (kıyâmet)*

 

>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<

 

21:110 Şüphesiz ki O, bilir, sözün açıklananını ve bilir, ‘sır olarak’ gizlediğiniz şeyi!*

 

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

 

21:111 Ve eğer ki anlasam; ki, belki sınanmadır sizlere* ve menfaat, belli bir süre! “.*

 

>8:25, 9:126, 21:35, 29:2<

 

>3:185, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 25:15, 57:20<

 

21:112 ‘Muhammed aleyhisselâm’ dedi ki: „ Rabbim… Hak ile hükmet! Ve Rabbimiz, sonsuz şefkatle merhamet edendir; medet umulan ‘tek Zât’tır’ vasıflandırdığınız şey üzere! “.*

 

>1:4, 2:186, 3:195, 8:9, 21:112<