Kur’ân-ı Kerîm’de geçen Kur’ân’ın 77 isimleri ve sıfatları:

 

Kur’ân-ı Kerîm isimleri ve sıfatlarının bir veya daha fazla âyetlerde geçiyor olmasına rağmen, örnek olması amaçlı birer âyet ile yetinilmiştir.

 

el-Kur’ân: Düşünerek okunan, okundukça ilkeleri uygulanmak zorunda olan, diğer isim ve sıfatları kendinde toplayan.

>2:185<

 

el-Âcep: Dikkat çekici, Hayrete düşüren, ilginç, etkileyici.

>72:1<

 

el-Adl: Ilımlı ölçüler koyan, adalet kaynağı ve adaletin kendisi olan.

>6:115<

 

Ahsenü’l-Hadîs: Sözün en güzeli değerinde olan.

>39:23<

 

el-Aliyy: Yüce olan ve yücelten.

>43:4<

 

el-Âyât: Allâh’ın rızasına, doğruya, huzura götüren, âyet adı verilen parçalardan oluşan.

>2:252<

 

el-Azîm: Yüce kelâm.

>15:87<

 

el-Azîz: Kaynağı itibarıyla her kelâmdan üstün olan.

>41:41<

 

el-Bâliğa: amacı tam açıklayan hikmetli anlatım.

>54:5<

 

el-Belâğ: İnsanlar için evrensel bir mesaj, bir tebliğ.

>14:52<

 

el-Besâir: Hakikat bilgilerini en güzel ölçülerle ortaya koyan.

>45:20<

 

el-Beyân: Allâh’ın insanlara Kendisini ifade etme aracı, mesajını açıklaması.

>3:138<

 

el-Beyyinât: Apaçık belgeler topluluğu.

>29:49<

 

el-Beyyine: Belge, delil.

>6:157<

 

el-Burhân: Var olan her şeyin Rabbi tarafından indirilen delil.

>4:174<

 

el-Büşrâ: Âhir gün Cennet ile müjdeleyen.

>2:97<

 

el-Emr: Allâh’ın insanlara uymaları için indirdiği hükümleri ve buyruğu.

>65:5<

 

el-Fadl: Lütuf, nimet.

>10:58<

 

el-Fasl: Kesin hatlarıyla ayırt eden, ölçüt.

>86:13<

 

el-Furkân: Doğru ve yanlışı ortaya koyan, kendisiyle doğru ve yanlış ayırt edilebilen.

>25:1<

 

Hâblullâh: Allâh’ın ipi mesabesinde bulunan.

>3:103<

 

el-Hâdî: İsteyeni Allâh’ın razı olduğu yola yönlendiren.

>17:9<

 

el-Hadîs: Gerçek ve doğru söz.

>7:185<

 

el-Hâkîm: Mesajlarıyla adaleti hükmeden.

>36:2

 

el-Hâkk: Gerçeği getiren ve temsil eden.

>69:51<

 

el-Hayr: Hayır ve iyiliğin kendisi.

>16:30<

 

el-Hikmetun: Üstün hükümler içeren idrak kaynağı.

>54:5<

 

el-Hûdâ: Şaşkınlıkları gideren, yol gösteren.

>2:2<

 

el-Hükm: En doğru ve en hikmetli ilkeler içeren.

>13:37<

 

el-İlim: Geçerliliği kesin ve gerçekliğe dayanan bilgi.

>2:145<

 

el-İnzâl: Allâh tarafından indirilen.

>5:104<

 

el-Kasas: Kıssaları en güzel anlatan.

>12:3<

 

Kavlun Fasl: Gerçekleri açıkça ortaya koyan, hakkı asılsızdan ayıran.

>86:13<

 

el-Kayyım: İlâhi esasları kaynak ve dayanak olan dosdoğru ilkeleriyle kıyâmete kadar devam edecek olan.

>18:2<

 

Kelâmullâh: Allâh’ın kelâmı.

>9:6<

 

el-Kerîm: Değerin ve ikrâmın kaynağı.

>56:77<

 

el-Kitâb: İnsanlara gönderilen İlâhî bir mektup.

>44:2<

 

Lâ Reybe fîh: Kendisinde hiç şüphe bulunmayan.

>2:2<

 

el-Mecîd: Yüce, onur kaynağı ve sahip çıkanını onurlandıran.

>85:21<

 

el-Meknûnin Kitapların anası, özü, esası, Levh-i Mahfûz’dan ‘Saklanmış ve korunmuş Levha’dan’ olan.

>43:4<

 

el-Merfû’: Derecesi, şanı yüceltilmiş olan.

>80:14<

 

el-Mesânî: Konuları eşi ya da zıddıyla tekrarlayan.

>39:23<

 

el-Metlüv: Anlaşılarak okunan.

>2:121<

 

el-Mev’ızâ: İlkelerinde etkili ve güzel öğüdü esas alan.

>10:57<

 

Muhkeme: Kelime ve manası sağlam, hikmetle dolu olan.

>47:20<

 

el-Mutahhar: Her türlü kirden arınmış olan, tertemiz olan ve arındıran.

>98:2<

 

el-Mübârek: İçeriği bereketlerle dolu.

>38:29<

 

el-Mübîn: Hem apaçık hem de açıklayıcı.

>43:2<

 

el-Müheymin: Önceki vahiyleri koruyup kollayan.

>5:48<

 

el-Mükerrem: Bereketli mukaddes kaynak.

>80:13<

 

El- Münâdî: Seslenen, çağıran davetçi.

>3:193<

 

el-Münîr: İçerdiği hakikatleri itibarıyla karanlığı aydınlığa çeviren.

>3:184<

 

el-Mürattel: Ağır ağır, üzerinde durula durula okunan.

>73:4<

 

el-Müsaddık: Kendisinden önceki bütün mesajları tasdik eden, doğrulayan.

>6:92<

 

el-Müsebbit: Kelimeleri ve âyetleri güvenceye alınmış, unutulup yok olmayacak olan.

>11:120<

 

el- Müteşâbih: Âyetleri ve konuları birbiriyle benzeşen.

>39:23<

 

en-Nebe’: En önemli ve büyük haber.

>38:67<

 

el-Nezîr: Âhir gün Cehennem ile uyaran.

>41:4<

 

en-Ni’met: Lütufların en güzeli.

>68:2<

 

en-Nûr: Cehalet karanlıklarına karşı İlâhî aydınlığı getiren.

>4:174<

 

er-Râhmet: İnsanlığa merhameti tanıtan ve İlâhî lütfun tecellisi.

>27:77<

 

er-Rızk: Dünyada ve âhirette kendisinden faydalanılan.

>56:82<

 

er-Rûh : Manevi cansızlığı ve anlamsızlığı giderip hayata can ve anlam katan.

>42:52<

 

es-Sekîl: Ağırlığı olan söz.

>73:5<

 

es-Sıdk: Sözün en doğrusu olan.

>39:33<

 

es-Suhuf: Sayfalardan oluşan.

>80:13<

 

eş- Şâhid: İlahî bir kitap oluşuna şahitlik edecek olan.

>11:17<

 

eş-Şifâ: Sorunları önceden engelleyen ve çözen, inançsızlığın şifası.

>10:57<

 

et-Tafsîl: Birbirini açıklayan apaçık bölümler halinde inen.

>6:97<

 

et-Tasdîk: Doğrulayan ve doğrulanan.

>10:37<

 

et-Tefsîr: Manası açık ve anlaşılır olan.

>25:33<

 

Tenzîlün Arabiyyün: Var olan her şeyin Rabbi tarafından Arapça indirilmiş olan.

>26:192<

 

Tezkira: Korunanlara gerçeği yâd eden.

>80:11<

 

et-Tibyân: Gerçeği açıklayan, apaçık gerçeklerin kitabı.

>16:89<

 

el-Urvetü’l-Vüskâ: Kopmayan sağlam kulp, en güçlü dayanak özelliği taşıyan.

>31:22<

 

el-Vahy: Vahiy mahsulü olan.

>21:45<

 

ez-Zîkr: İnsanlara gerçekleri ve Allâh’ı en etkili hatırlatan.

>21:50<