Kur’ân-ı Kerîm isimleri ve sıfatlarının bir veya daha fazla âyetlerde geçiyor olmasına rağmen, örnek olması amaçlı birer âyet ile yetinilmiştir.
el-Kur’ân: Düşünerek okunan, okundukça ilkeleri uygulanmak zorunda olan, diğer isim ve sıfatları kendinde toplayan.
>2:185<
el-Âcep: Dikkat çekici, Hayrete düşüren, ilginç, etkileyici.
>72:1<
el-Adl: Ilımlı ölçüler koyan, adalet kaynağı ve adaletin kendisi olan.
>6:115<
Ahsenü’l-Hadîs: Sözün en güzeli değerinde olan.
>39:23<
el-Aliyy: Yüce olan ve yücelten.
>43:4<
el-Âyât: Allâh’ın rızasına, doğruya, huzura götüren, âyet adı verilen parçalardan oluşan.
>2:252<
el-Azîm: Yüce kelâm.
>15:87<
el-Azîz: Kaynağı itibarıyla her kelâmdan üstün olan.
>41:41<
el-Bâliğa: amacı tam açıklayan hikmetli anlatım.
>54:5<
el-Belâğ: İnsanlar için evrensel bir mesaj, bir tebliğ.
>14:52<
el-Besâir: Hakikat bilgilerini en güzel ölçülerle ortaya koyan.
>45:20<
el-Beyân: Allâh’ın insanlara Kendisini ifade etme aracı, mesajını açıklaması.
>3:138<
el-Beyyinât: Apaçık belgeler topluluğu.
>29:49<
el-Beyyine: Belge, delil.
>6:157<
el-Burhân: Var olan her şeyin Rabbi tarafından indirilen delil.
>4:174<
el-Büşrâ: Âhir gün Cennet ile müjdeleyen.
>2:97<
el-Emr: Allâh’ın insanlara uymaları için indirdiği hükümleri ve buyruğu.
>65:5<
el-Fadl: Lütuf, nimet.
>10:58<
el-Fasl: Kesin hatlarıyla ayırt eden, ölçüt.
>86:13<
el-Furkân: Doğru ve yanlışı ortaya koyan, kendisiyle doğru ve yanlış ayırt edilebilen.
>25:1<
Hâblullâh: Allâh’ın ipi mesabesinde bulunan.
>3:103<
el-Hâdî: İsteyeni Allâh’ın razı olduğu yola yönlendiren.
>17:9<
el-Hadîs: Gerçek ve doğru söz.
>7:185<
el-Hâkîm: Mesajlarıyla adaleti hükmeden.
>36:2
el-Hâkk: Gerçeği getiren ve temsil eden.
>69:51<
el-Hayr: Hayır ve iyiliğin kendisi.
>16:30<
el-Hikmetun: Üstün hükümler içeren idrak kaynağı.
>54:5<
el-Hûdâ: Şaşkınlıkları gideren, yol gösteren.
>2:2<
el-Hükm: En doğru ve en hikmetli ilkeler içeren.
>13:37<
el-İlim: Geçerliliği kesin ve gerçekliğe dayanan bilgi.
>2:145<
el-İnzâl: Allâh tarafından indirilen.
>5:104<
el-Kasas: Kıssaları en güzel anlatan.
>12:3<
Kavlun Fasl: Gerçekleri açıkça ortaya koyan, hakkı asılsızdan ayıran.
>86:13<
el-Kayyım: İlâhi esasları kaynak ve dayanak olan dosdoğru ilkeleriyle kıyâmete kadar devam edecek olan.
>18:2<
Kelâmullâh: Allâh’ın kelâmı.
>9:6<
el-Kerîm: Değerin ve ikrâmın kaynağı.
>56:77<
el-Kitâb: İnsanlara gönderilen İlâhî bir mektup.
>44:2<
Lâ Reybe fîh: Kendisinde hiç şüphe bulunmayan.
>2:2<
el-Mecîd: Yüce, onur kaynağı ve sahip çıkanını onurlandıran.
>85:21<
el-Meknûnin Kitapların anası, özü, esası, Levh-i Mahfûz’dan ‘Saklanmış ve korunmuş Levha’dan’ olan.
>43:4<
el-Merfû’: Derecesi, şanı yüceltilmiş olan.
>80:14<
el-Mesânî: Konuları eşi ya da zıddıyla tekrarlayan.
>39:23<
el-Metlüv: Anlaşılarak okunan.
>2:121<
el-Mev’ızâ: İlkelerinde etkili ve güzel öğüdü esas alan.
>10:57<
Muhkeme: Kelime ve manası sağlam, hikmetle dolu olan.
>47:20<
el-Mutahhar: Her türlü kirden arınmış olan, tertemiz olan ve arındıran.
>98:2<
el-Mübârek: İçeriği bereketlerle dolu.
>38:29<
el-Mübîn: Hem apaçık hem de açıklayıcı.
>43:2<
el-Müheymin: Önceki vahiyleri koruyup kollayan.
>5:48<
el-Mükerrem: Bereketli mukaddes kaynak.
>80:13<
El- Münâdî: Seslenen, çağıran davetçi.
>3:193<
el-Münîr: İçerdiği hakikatleri itibarıyla karanlığı aydınlığa çeviren.
>3:184<
el-Mürattel: Ağır ağır, üzerinde durula durula okunan.
>73:4<
el-Müsaddık: Kendisinden önceki bütün mesajları tasdik eden, doğrulayan.
>6:92<
el-Müsebbit: Kelimeleri ve âyetleri güvenceye alınmış, unutulup yok olmayacak olan.
>11:120<
el- Müteşâbih: Âyetleri ve konuları birbiriyle benzeşen.
>39:23<
en-Nebe’: En önemli ve büyük haber.
>38:67<
el-Nezîr: Âhir gün Cehennem ile uyaran.
>41:4<
en-Ni’met: Lütufların en güzeli.
>68:2<
en-Nûr: Cehalet karanlıklarına karşı İlâhî aydınlığı getiren.
>4:174<
er-Râhmet: İnsanlığa merhameti tanıtan ve İlâhî lütfun tecellisi.
>27:77<
er-Rızk: Dünyada ve âhirette kendisinden faydalanılan.
>56:82<
er-Rûh : Manevi cansızlığı ve anlamsızlığı giderip hayata can ve anlam katan.
>42:52<
es-Sekîl: Ağırlığı olan söz.
>73:5<
es-Sıdk: Sözün en doğrusu olan.
>39:33<
es-Suhuf: Sayfalardan oluşan.
>80:13<
eş- Şâhid: İlahî bir kitap oluşuna şahitlik edecek olan.
>11:17<
eş-Şifâ: Sorunları önceden engelleyen ve çözen, inançsızlığın şifası.
>10:57<
et-Tafsîl: Birbirini açıklayan apaçık bölümler halinde inen.
>6:97<
et-Tasdîk: Doğrulayan ve doğrulanan.
>10:37<
et-Tefsîr: Manası açık ve anlaşılır olan.
>25:33<
Tenzîlün Arabiyyün: Var olan her şeyin Rabbi tarafından Arapça indirilmiş olan.
>26:192<
Tezkira: Korunanlara gerçeği yâd eden.
>80:11<
et-Tibyân: Gerçeği açıklayan, apaçık gerçeklerin kitabı.
>16:89<
el-Urvetü’l-Vüskâ: Kopmayan sağlam kulp, en güçlü dayanak özelliği taşıyan.
>31:22<
el-Vahy: Vahiy mahsulü olan.
>21:45<
ez-Zîkr: İnsanlara gerçekleri ve Allâh’ı en etkili hatırlatan.
>21:50<