13. RA’D:

 

„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.

 

„ Sığınırım Allâh’a, şeytanın ‘şerrinden’ ki, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuştur’!*

 

>7:200, 15:34, 16:98<

 

Allâh adına… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.

 

 

13:1    Elif, Lâm, Mîm, Râ…* Bunlar âyetleridir, kitabın (Levh-i Mahfûz; Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası)!* ‘Yâ Muhammed!’, Ve Rabbinden sana indirilen ‘Kur’ân-ı Kerîm’, gerçektir! Ve lâkin insanların birçoğu inanmazlar!*

 

Kur’ân’ın şifresi, anahtarı Hurûf-ı Mukattaa – ÎKRA.vision

 

>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<

 

>6:7, 10:33, 13:1, 26:198, 26:199, 41:44<

 

13:2    Allâh ki, Zât’ı yükseltti gökleri, onu, görebileceğiniz direkler olmaksızın! Sonra teşrif etti Arş’a (cennet ve cehennemi de içinde barındıran, zamansız, mekânsız, evrenin yönetmeliğine). Ve riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ güneşi ve ay’ı.* Ki, hepsi akar adlandırılmış vadeyle. Emriyle ‘oluşan her şeyi’ düzenleyip, idare eder, yönetir! Detaylandırır âyetleri ‘alâmetleri’;* ki, belki Rabbinize kavuşmaya kat’i inanırsınız!

 

>6:96, 55:5<

 

>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

13:3    Ve O’dur ki Zât’ı, uzattı ‘genişletti’ yeryüzünü! Ve var etti içinde sağlam ağırlıklar* ve nehirler.* Ve her türden mahsuller kıldı orada, ‘zıt cinsten’ çifter çifter. Bürünüp örtülür gece, gündüzle. Muhakkak ki işte bu, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir’, inceden inceye düşünen bir toplum için!*

 

Demirin indirildiği ve yerkürenin merkezinin demir ve nikel gibi madenlerden oluştuğu – ÎKRA.vision

 

Dünyanın merkezindeki ağırlıklarının, volkanik depremlere yol açtığı ve bu nedenle yollar ve akarsu yataklarının oluşumu – ÎKRA.vision

 

>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

13:4    Ve yeryüzünde birbirine komşu ‘ancak farklı’ kıtalar. Ve bahçeler, üzümlerden ve ‘meyve-sebze’ ekinleri ve hurma ağaçları ki, budaklı ve budaksız. ‘Onca türe rağmen’ sulanır bir su ile. Ve latif kılarız onların bazılarını bazılarının üzerine, yenmesinde. Muhakkak ki işte bu, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir’, akıl yürüten bir toplum için!*

 

>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

13:5    ‘Yâ Muhammed!’, Ve eğer ‘bunca hârikanın bir yaratıcısı olmadığına inanmak’ tuhafsa, öyleyse onların (hakikat bilgisini örtmeye şartlanmışların), ‘asıl şu’ sözleri tuhaf: „ Olduğumuz zaman mı toprak; mutlaka elbet yeniden yaratılacağız ‘ha’!? “.* İşte onlar, inkâr eden kimselerdir Rablerini. Ve işte onlar ki, halkalar boyunlarındadır onların. Ve işte onlar, ateş ‘cehennem’ sahabeleridir; onlar, orada sonsuza ‘dek’ kalıcılardır.

 

>6:30, 36:81, 46:33, 50:15, 75:40, 83:4<

 

13:6    ‘Yâ Muhammed!’, Ve acele istiyorlar senden, ‘vadedilen’ kötülüğün ‘olmasını’ ki, iyilikten önce!* Ve gelip geçmişti onlardan önce de, ‘emsallerine ibretlik’ yaptırımlar. Ve şüphesiz ki Rabbin, elbette bağışlamanın sahibidir insanlar için; ki, zulmetmelerine karşı ‘rağmen’. Ve şüphesiz ki Rabbinin, elbette ezası şiddetlidir!

 

>6:31, 6:47, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:27<

 

13:7    Ve diyorlar o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, bir âyet ‘alâmet’ Rabbinden! “.* Sen sadece ‘kıyâmetle’ uyaransın!* Ve her toplumu yönlendiren ‘Allâhû Teâlâ’dır’!

 

>4:153, 6:109, 7:146, 10:97, 14:11, 14:47, 23:71, 29:51<

 

>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47, 62:2<

 

13:8    Allâh bilir, ‘gebelikte’ neyi taşır her dişi! Ve rahimlerde ney çekilir ve neyi artırır!* Ve her şey, O’nun katında, miktar ‘ölçü’ iledir.*

 

Memelilerde ovulasyon – ÎKRA.vision

 

>43:11, 54:49, 55:7<

 

13:9    ‘Allâhû Teâlâ’ bilir, algılanamayanı ve şahit olunanı ‘görüneni’!* Sınırsız büyüktür; üstünlüğü, kudreti her şeyin ötesindedir!

 

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

 

13:10  ‘Zât’ı için’ eşittir sizlerden, sözü gizleyen kimse ve onu açıkça söyleyen kimse de; ve o kimse ki, geceleyin ‘karanlıkta’ saklı, gündüzün ‘bildiği gibi’ yoluna devam eden.

 

13:11  Onadır denetleyen ‘melekler’ önünde ve arkasında; muhafaza ederler onu ki, emrinden ‘hükmünden, çıkmazlar’ Allâh’ın.* Muhakkak ki Allâh, bozmaz bir toplumdaki şeyi ki, nefslerinde olan şeyi ‘gidişatı’ bozmadıkça!* Ve murad ettiği zaman Allâh, bir topluma kötülük ‘ceza’, artık yoktur onun geriye dönüşü! Ve yoktur onlara, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ziyade himayeci!

 

>13:5, 13:6, 13:7, 13:9, 13:10, 13:11, 21:28, 43:80, 50:17, 50:18, 82:9, 82:10, 82:11, 82:12, 86:4<

 

Meleklerin, sevap ve günahları kaydediyor olmaları – ÎKRA.vision

 

>8:53, 13:11<

 

13:12  O’dur ki Zât’ı, gösterir sizlere şimşeği, korku ve hasretle. Ve inşa eder ağır bulutları!*

 

>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<

 

13:13  Ve noksanlık, kusur, âcizlikten öte sayarlar gök gürültüsü, yücelterek, överek O’nu! Ve melekler de, korkusundan O’nun. Ve gönderir yıldırımları, böylelikle isabet ettirir onlarla ‘lütfunu’ dilediği kişiye.** Ve onlar, mücâdele ediyorlar Allâh hakkında. Ve O’dur, ‘cezası, yıldırımlardan’ daha şiddetli, karşı koyulması mümkün olmayan!

 

>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<

 

Şimşeklerin yaşamın sürekliliğindeki rolü – ÎKRA.vision

 

13:14  Zât’ına dır, hakkıyla ‘titizlikle, gereğince’ davet ‘dua’! Ve o kimseler ki, davet ‘dua’ ederler ‘kutsallaştırılan her türlü zât’a, puta’ ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ziyade.* İcabet edilmez onlara ‘ortak yakıştıranlara, hiç’ bir şeyle. Ki, ağzına ulaşması için suya doğru avuçlarını uzatan ‘birinden’ başkasına benzemiyorlar; ve o ‘su’ ona ulaşacak değildir. Ve değildir ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışların daveti ‘duası’ şaşkınlıktan başka ‘bir şey’.

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

13:15  (Secde âyeti!)* Ve Allâh’a ‘huzurunda’ yere kapanırlar, göklerdeki kimseler* ve yeryüzünde, gönüllü ve zoraki; ve onların (Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar ve kutsallaştırdıkları putlar) gölgeleri de, erkenden ve gün sonu!*

 

>7:206, 13:15, 16:49, 17:107, 19:58, 22:18, 22:77, 25:60, 38:24, 41:37, 53:62, 84:21, 96:19<

 

Dünya dışı başka varlıkların yaşadığı – ÎKRA.vision

 

>2:255, 3:83, 6:59, 13:15, 16:49, 17:44, 22:18, 67:14<

 

>3:83, 13:15, 16:48, 16:49, 17:44, 17:107, 22:18, 32:15, 41:37, 53:62<

(Allâhû Teâlâ’nın yarattığı tüm ne varsa, Zât’ının koyduğu doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği işlevlerine devam ederler; dolayısıyla, istekli veya isteksiz O’nun buyruğuna riayet etmiş ve kendi usullerince yüceliğini övüp, ibadet etmiş olurlar. Hür iradeyle Allâh’ın rızasını kazananlar ise, O’nun yüceliğini bilinçli bir şekilde över ve ibadet ederler.)

 

13:16  ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Kimdir Rabbi, göklerin ve yerin?! “.* De ki: „ Allâh!.. “. De ki: „ Buna rağmen edindiniz ya, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ziyade ‘kutsallaştırılan zât’tan, puttan’ himayeciler! Ki, ehil olmayan kendilerine ‘bile’ faydaya ‘sağlamaya’ ve ne de zararı ‘önlemeye’! “. De ki: „ Hiç eşit olur mu kör ve gören? Veya hiç eşit olur mu karanlıklar ve aydınlık? “.* Yoksa kıldılar da Allâh’a, O’nun, yarattığı gibi, yaratan ortaklar (edindikleri ilâhlarını) da, artık ‘bu’ yaratılış onlara ‘göre, ayırt edilemeyecek kadar mı’ benzedi?* De ki: „ Allâh, oluşumunu yapılandırarak yarattı her şeyi! “. Ve O’dur, tek; yegâne kahredici!*

 

>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<

 

>2:171, 3:108, 6:104, 7:101, 7:179, 8:22, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 21:45, 22:46, 25:44, 40:35, 64:11, 67:10<

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

>40:16<

 

13:17  ‘Allâhû Teâlâ’, indirdi gökten su; ki, böylelikle akar vadilere takdir ‘miktarınca’. Böylelikle yüklenip götürdü sel ‘olup’ kabaran köpüğü. Ve üzerinde ateş içindeki, takı veya menfaat ‘eşyası yapmak’ amacıyla körükledikleri şeylerin köpüğü de onun benzeridir. İşte bunun gibi vurgular Allâh, hak ve asılsızı!* Ama ne var ki, köpük çözülür, dağılır hemen gider ve böylelikle insanlara fayda sağlayan şey, artık yeryüzünde kalır. İşte bunun gibi vurgular Allâh, emsallerle!

 

>8:8, 9:32, 9:33, 10:82, 17:81, 40:14, 61:8, 61:9<

 

13:18  Rablerine icabet edenleredir en güzeli. Ve o kimseler ki, ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’ icabet etmezler Zât’ına. Eğer olsaydı onların, yeryüzündeki şeyler topluca ve bir misli daha onunla beraber, feda ederlerdi onları, ‘kurtulmak için kıyâmet gününün azabından’. İşte onlar ki, onlaradır ‘âhirette’, hesabın en kötüsü. Ve varacakları yer cehennemdir.* Ve ne kötü ‘bir’ döşek!

 

>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<

 

13:19  ‘Yâ Muhammed!’, Öyleyse Rabbinden sana indirilenin (Kur’ân-ı Kerîm) gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan ‘anlamak istemeyen’ kimse gibi midir?* ‘Bunu’, ancak aklı ve gönlü işleyen, derin kavrayış sahipleri hatırda tutarlar!*

 

>2:171, 3:108, 6:104, 7:101, 7:179, 8:22, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 21:45, 22:46, 25:44, 40:35, 64:11, 67:10<

 

>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

13:20  O kimseler ki, taahhüde Allâh’ın ‘adına’, vefa ederler. Ve kesin sözlerini bozmazlar.

 

13:21  Ve o kimseler, vasıl edenlerdir, Allâh’ın, onunla vasıl olmasını emrettiği şeyi (iyiliği, sevap kazanmayı). Ve ürperirler Rablerinden ve korkarlar kötü hesaptan.

 

13:22  Ve o kimseler, sabrettiler gaye edinerek yüzünü ‘rızasını’ Rablerinin; ve uygularlar ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti ‘namazı’!* Ve bağış yaparlar rızıklandırdığımız şeylerden onları, sırlarda ve aşikâr! Ve savarlar iyilik ile kötülüğü. İşte onlar ki, onlaradır ‘âhirette, esenlik’ yurdunun âkıbeti.*

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:23  Adn has bahçeleri ‘cennetleri’ ki, dâhil edilirler ona. Ve kim de erdemliyse, atalarından ve eşlerinden ve soylarından. Ve melekler yanlarına girerler, kapıların her birinden.

 

13:24  ‘Ve derler ki’: „ Selâmun aleykum! ‘Esenlik üzerinize!’ sabretmeniz sebebiyle! “. Artık ne güzeldir ‘esenlik’ yurdunun âkıbeti!*

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:25  O kimseler ki, ‘fesatlar’, bozarlar taahhüdü Allâh’ın ‘adına’, kesin sözlerinin ardından. Ve keserler Allâh’ın, onunla vasıl olmasını emrettiği şeyi (iyiliği, sevap kazanmayı). Ve bozgun çıkarırlar yeryüzünde.* İşte onlar ki, onlaradır lânet. Ve onlaradır, yurdun kötüsü ‘cehennem’.

 

>6:123, 7:86, 8:36, 11:19, 14:3, 16:88, 17:16, 34:34, 43:23<

 

13:26  Allâh, ‘adaleti gereği’ rızkı yayar, uzatır ‘genişletir’ dilediği ‘rızasına uyan’ kişi için ve ‘dilediğine de’ değersizleştirir!* Ve ‘fesatlar’ ferahlanırlar dünya hayatı ile. Ve dünya hayatı, âhirete ‘göre’ illâki ‘geçici’ bir menfaattir.*

 

>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<

 

>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<

 

13:27  Ve diyorlar o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, bir âyet ‘alâmet’ Rabbinden! “.* ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki Allâh, şaşırtır dilediği ‘müstahik’ kişiyi;* ve yönlendirir ‘razı olduğu yola’ Zât’ına hedeflenen kişiyi de! “.*

 

>4:153, 6:109, 7:146, 10:97, 14:11, 14:47, 23:71, 29:51<

 

>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<

 

>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<

 

13:28  O kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve kanaat olmuştur kalpleri, Allâh’ı yâd etmekle. Değil mi ki, kalpler ‘ancak’ Allâh’ı yâd etmekle kanaat olur?!*

 

>10:7, 22:11, 89:27, 89:28, 89:29, 89:30<

 

13:29  O kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; ki, mutluluk onlaradır ve güzel vaziyet!

 

13:30  ‘Yâ Muhammed!’, İşte böylelikle gönderdik seni bir ümmetin içine ki, gelip geçmiş ondan önce olan ümmetlerde olduğu gibi ki, sana vahyettiğimizi* ‘hakikat bilgisini’ kıraat etmen için onlara!* Ve onlar, inkâr ediyorlar sonsuz şefkatle merhamet edeni. De ki: „ O’dur, Rabbim! Ki, ilâh olamaz O’ndan başka!* Zât’ına itimat ettim; ve Zât’ına dır, makbul tövbem! “.*

 

>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Kelâmıyla olsa da, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47, 62:2<

 

>5:39, 15:49, 17:25, 20:82, 25:71, 28:16, 39:53<

 

13:31  Ve eğer olsaydı Kur’ân, onunla dağların yürütüldüğü* veya onunla yerin biçildiği* veya onunla ölülerin konuşturulduğu ‘bir kitap’;* ki, ‘İlâhî esaslar günü’ tamamen emir ‘hüküm’ Allâh’ındır!* (İnkârcıların beklentilerinin aslında Kur’ân-ı Kerîm’de birçok kez bildirildiği, ancak gerçekliğine delil arayana, içeriğinde ve bu âyette beklentilerine karşılık bulabileceği!) Hâlâ umudu kesmezler mi, ‘samimi’ inanan kimseler ‘inanmayacaklarından’?* Eğer dileseydi Allâh, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, elbette yönlendirirdi insanları topluca. Ve zail olmaz o kimselerden ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; isabet etmesi ürettikleri şeylerin ‘etkilerinin’, şiddetli gürültülerle çarpan felâket ‘oluşturması’ veya siner yurtlarının yakınına ki, gelinceye kadar vaadi Allâh’ın. Muhakkak ki Allâh, ihtilâf etmez miada!

 

>18:47, 52:10, 81:3<

 

>19:90, 56:5, 69:14, 99:2<

 

>2:73, 15:2, 25:27, 32:12, 40:11, 99:3<

 

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<

 

>6:111<

 

13:32  ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, alay edildi elçilerle, senden önce de!* Buna rağmen mühlet verdim o kimselere ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır. Sonra onları aldım ‘yakaladım’.* Artık ‘bakın’, nasıl oldu eziyetim!

 

>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 10:11, 13:32, 14:42<

 

>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<

 

13:33  O hâlde kimdir o ki, kollayan, gözeten; üzerine, her nefsin kazandığı şeylerle?! Ve kıldılar Allâh’a ortaklar (edindiler ilâhlar). ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ İsimlendirin onları ‘ki, icabet edilecek misiniz’!?* Yoksa bildiriyor musunuz O’na ki, bilemeyeceği şeyleri yeryüzünde?! Veya görünüşte sözün ‘maksadı ney’? “.* Yok süslendi ‘cazip gösterildi, o kimselere ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; kurdukları düzenleri ve alıkondular ‘düzgün’ yoldan. Ve ‘müstahik’ kimi şaşırtırsa Allâh, artık yoktur ona, bir yönlendirici.*

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

>10:18, 17:42, 21:22, 23:91<

 

>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<

 

13:34  Onlaradır, dünya hayatında azap. Ve mutlak ki, âhiret azabı daha meşakkatlidir. Ve yoktur onlara Allâh’tan ‘gelecek azaba karşı’ kılıf!

 

13:35  Emsali has bahçe ‘cennetin, günahlardan’ korunanlara vadedilen: Akar onun altından nehirler ve meyvesi daimîdir ve gölgesi de. Bunlar, âkıbetidir ‘günahlardan’ korunanların. Ve âkıbeti ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışların ateştir.*

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:36  ‘Yâ Muhammed!’, Ve o kimseler ki, kitap ‘hakikat bilgisi’ verdiklerimiz onlara ‘Yahudiler ve Hristiyanlardan bazıları’, ferahlanırlar sana indirilen şeye (Kur’ân-ı Kerîm)! Topluluklardan ‘hakikat bilgisini’ örten bazılarına da, de ki: „ Emrolundum ki, ancak ‘hizmetle, ibadetle’ Allâh’a kul olmamla;* ve ortak yakıştırmamamla O’na! Ki, ’yalnızca’ Zât’ına davet ‘dua’ ederim ve O’nadır ‘tüm’ vaziyet! “.

 

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

 

13:37  İşte böyle, Biz indirdik onu, Arapça, bir hüküm! ‘Yâ Muhammed!’, Ve elbette eğer uyarsan emellerine onların, ardından ki, sana ne geldiyse ilimden ‘hakikat bilgisinden’, yoktur sana Allâh’tan ‘gelecek azaba karşı’ himayeci ve ne de kılıf!

 

13:38  ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, gönderdik ‘nice’ elçileri senden önce de!* Ve belirledik onlara da eşler ve soylar. Ve olamaz ‘bir’ elçinin bir âyet ‘alâmet’ getirmesi, olmaksızın Allâh’ın izni! Her vade için ‘vardır’ bir kitap ‘yazgı, kader’.*

 

>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47, 62:2<

 

>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<

 

13:39  İmha eder Allâh, dilediği şeyi ve ‘dilediğini de, sağlam’ bağlar.* Ve O’nun katındadır ana kitap (Levh-i Mahfûz; Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası)!*

 

>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<

 

13:40  ‘Yâ Muhammed!’, Ve şayet ki gösterseydik sana bazılarını ki, vadettiğimiz (dünya azabını veya kıyâmeti) onlara, veya ‘bundan önce’ vefat ettirsek seni,* artık sadece üzerine ‘düşen’ tebliğ etmektir! Ve hesaplamak, saptamak, Bizim üzerimizedir!

 

>10:46, 13:40, 19:75, 23:95, 40:77<

 

13:41  Ve görmüyorlar mı ki, nasıl gelip yeryüzüne, ‘samimi inananları çoğaltarak, onları da’ eksiltiyoruz etrafından?** Ve Allâh, hükmeder de, denetlenemez O’nun hükmü! Ve O’dur, tez, noksansız hesaplayan, saptayan!

 

>13:41, 21:44<

 

Müslüman toplumun gelecekte çoklukta olması – ÎKRA.vision

 

13:42  Ve düzen kurmuşlardı onlardan önceki kimseler de. Ne var ki, Allâh’ın ‘hâkimiyetindedir’ kurulan düzenler, tamamen (yaptıklarının devamına müsaadesiyle, aleyhlerine oluşturur)! Ki hepsini bilir, kazandığı şeyin ‘sevaplarını ve günahlarını’ her benliğin. Ve yakında ‘âhirette’ bilecekler ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlar, kim içindir ‘esenlik’ yurdunun âkıbeti!*

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:43  Ve diyorlar o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır: „ Sen, gönderilmiş ‘elçi’ değilsin! “. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Kâfidir Allâh, şahittir; benim ve sizlerin arasında! Ve ‘o’ kimseler ki, yanında kitabın ‘hakikat bilgisi’ ilmi ‘olanlar da’! “.