„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.
„ Sığınırım Allâh’a, şeytanın ‘şerrinden’ ki, taşlanmıştır (merhametinden uzaklaştırılmıştır)!*
>7:200, 15:34, 16:98<
Allâh adına… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.
22:1 Ey insanlar… Korunun Rabbinize ‘karşı gelmekten’! Muhakkak ki, zelzelesi o saatin (kıyâmet), büyük şeydir.*
>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<
22:2 O gün gördüğünüzde onu ki, vazgeçer her emziren kadın ‘bile’ emzirdiği şeylerden ‘bebeğinden’; ve doğurur her hamile kadın taşıdığını. Ve görürsün insanları, sarhoş; ve değillerdir sarhoş.* Ve lâkin Allâh’ın azabı, şiddetlidir!
>23:100, 23:101, 78:16, 78:17, 78:18<
22:3 Ve insanlardan kimileri cebelleşirler, Allâh hakkında, ölçüyü aşarak ki, bilgisizce. Ve uyarlar ‘ancak’ her tür ölçüyü aşan şeytanlara.*
>2:139, 22:3, 22:8, 22:9, 22:19<
22:4 Üzerine yazıldı ‘zorunlu kılındı’ mutlaka onun ‘şeytanın’ ki, kim dönerse ona, o hâlde mutlaka şaşırtır onu* ve yöneltir onu, ‘cehennemde’ karıştırılan, kızgınlaştırılan çılgın ateş azabına.
>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<
22:5 Ey insanlar… Ve eğer kuşkulanıyorsanız diriltilmeye ki, buna rağmen oluşumunu yapılandırarak yarattık sizleri, topraktan (özümlenme ile vücuda yarayışlı biçime sokularak, dokuların yapısında yer alışı)!* sonra özümlenmiş damladan, sonra sülük pıhtısından, sonra da yumrudan (cenin) ki, oluşumu yapılandırılarak yaratılmış ve oluşumu yapılandırılarak yaratılmamış ‘arası’ ki, beyan etmemiz için sizlere! Ve karar kılınan ‘yerde tutarız’ rahimlerde dilediğimiz şeyi, adlandırılmış ‘bir’ vadeye ‘dek’. Sonra çıkarırız sizleri çocuk ‘hâlinde’ ki, sonra gücünüze ulaşmanız için. Ve sizlerden kimileri, vefat ettirilir. Ve sizlerden kimileri, geri döndürülür ömrün en rezilliğine ki, bilememesi için bilgisinden (bildiklerinden) sonra bir şey. Ve görürsün ki, yeryüzü hareketsiz, cansızdır; derken indirdiğim zaman üzerine su, depreşir ve kabarır. Ve ‘bitkiler’ yetiştirir her tür iç açıcı ‘zıt cins’ çiftten.
>5:18, 15:28, 17:61, 25:54, 30:20, 38:71<
22:6 İşte bu, Allâh’ın… Ki O’nun, varlığı gerçek, sabit olduğundandır! Ve muhakkak ki O’dur, ölüleri yaşatan! Ve muhakkak ki O’dur, her şey üzerinde irade ettiğini, icraya kudretli!
22:7 Ve muhakkak ki, o saat (kıyâmet) gelir!* Ki, kuşku yoktur onda! Ve ‘bilin’ Allâh’ın, diriltir olduğunu*, kabirlerdeki kimseleri!*
>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<
>7:8, 7:9, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 14:49, 22:56, 24:24, 25:26, 28:66, 30:14, 82:19<
>20:55, 22:6, 30:19, 35:9, 43:11, 50:11, 50:42, 71:18<
22:8 Ve insanlardan kimileri cebelleşirler, Allâh hakkında, ölçüyü aşarak ki, bilgisizce; ve ‘bir’ yönlendirilme ‘vesilesi’ olmaksızın ve aydınlatıcı ‘bir’ kitaba ‘hakikat bilgisine’ dayanmaksızın.*
>2:139, 22:3, 22:8, 22:9, 22:19<
22:9 İkinci ‘tür insan ise’, nezaketiyle ‘ikna eder’ ki, şaşırtmak için ‘insanları’, Allâh’ın yolundan.* Onadır dünyada rüsva’lık. Ve tattırırız ona, kıyâmet günü, yakıcı azabı.*
>6:144, 14:30, 22:9, 25:42, 31:6<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
22:10 İşte bu ‘azap’, ellerinle sunduğun ‘günahlar’ sebebiyledir! Ve değildir Allâh’ın, kullara zulmedici olduğundan!
22:11 Ve insanlardan kimileri kıyadan kenardan ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk eder Allâh’a. Öyle ki, eğer isabet ederse ona en hayırlısı, kanaatkârdır onunla.* Ve eğer isabet ederse ona ‘bir’ fitne ‘zarar’, geri döner yüzüstü ‘dîni algılarından’. ‘O’ hüsrana uğrayandır dünyada ve âhirette. İşte budur o, apaçık hüsran.
>10:7, 22:11, 89:27, 89:28, 89:29, 89:30<
22:12 Davet ‘dua’ ederler Allâh’tan ziyade ‘kutsallaştırılan zât’a, puta’.* Ki, zarar vermeyen onlara ve fayda sağlamayan şeylere, onlara. İşte budur o, uzak ‘geri dönülmez’ sapkınlık.
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
22:13 Davet ‘dua’ ederler elbette ‘o’ kişilere ‘kutsallaştırılan zâtlara’ ki, zararı ‘daha’ yakındır faydasından. Ne kötü efendi, ne kötü aşiret.
22:14 Muhakkak ki Allâh, dâhil eder o kimseleri ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; has bahçelere ‘cennetlere’ ki, akar onun altından nehirler. Muhakkak ki Allâh, ifa eder murad ettiği şeyi!
22:15 Asla yardım etmez ona (Muhammed aleyhisselâm’a) dünyada ve âhirette de;* Allâh, zannediyor olan kimse, haydi uzatsın bir sebebi göğe, sonra kessin ‘irtibatı’, artık baksın giderir mi ‘kendisine kurduğu bu’ tuzağı öfkelendiği şeyi?
>10:7, 22:11, 89:27, 89:28, 89:29, 89:30<
22:16 Ve işte böyle, Biz indirdik onu, ayan beyan âyetleri!* Muhakkak ki Allâh, yönlendirir murad ettiği ‘rızasına uyan’ kişiyi ‘razı olduğu yola’!*
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<
22:17 Muhakkak o kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve Yahudi kimseler ve Sâbiîler ve Hristiyanlar ve Mecûsîler ve ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimselerin; muhakkak ki Allâh, ayırır onların arasını kıyâmet günü. Şüphesiz ki Allâh, her şey üzerinde her daim hazır, her şeyin iç yüzünün farkında, şahittir!
SÂBİÎLİK – TDV İslâm Ansiklopedisi (islamansiklopedisi.org.tr)
MECÛSÎLİK – TDV İslâm Ansiklopedisi (islamansiklopedisi.org.tr)
22:18 (Secde âyeti!)* Görmez misin Allâh’a secde ediyorlar olduğunu ki, ‘yalnızca’ Zât’ına; göklerdeki kimseler* ve yeryüzündeki kimseler!* Ve güneş ve ay ve yıldızlar ve dağlar ve ağaçlar ve canlılar ve insanlardan birçoğu da!** Ve birçoğuna azap hak oldu.* Ve ‘müstahik’ kimi hor kılarsa Allâh, artık yoktur onu, onurlandıran. Muhakkak ki Allâh, ifa eder dilediği şeyi!
>7:206, 13:15, 16:49, 17:107, 19:58, 22:18, 22:77, 25:60, 38:24, 41:37, 53:62, 84:21, 96:19<
Dünya dışı başka varlıkların yaşadığı – ÎKRA.vision
>2:255, 3:83, 6:59, 13:15, 16:49, 17:44, 22:18, 67:14<
>3:83, 13:15, 16:48, 16:49, 17:44, 17:107, 22:18, 32:15, 41:37, 53:62<
(Allâhû Teâlâ’nın yarattığı tüm ne varsa, Zât’ının koyduğu doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği işlevlerine devam ederler; dolayısıyla, istekli veya isteksiz O’nun buyruğuna riayet etmiş ve kendi usullerince yüceliğini övüp, ibadet etmiş olurlar. Hür iradeyle Allâh’ın rızasını kazananlar ise, O’nun yüceliğini bilinçli bir şekilde över ve ibadet ederler.)
>23:65, 23:66, 39:71, 40:11, 40:12, 45:31, 67:9, 67:11<
22:19 Bu ikisi, iki hasımdır* ki, çekiştiler Rableri hakkında. O kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; biçildi onlara ateşten kıyafetler. Dökülür üstlerinden başlarına kaynar su.
>2:139, 22:3, 22:8, 22:9, 22:19<
22:20 Kaynaşır onunla karınlarındaki şeyler ve deriler.
22:21 Ve onlaradır demirden boyunduruklar.
22:22 Her defasında murad ettiklerinde çıkmaya oradan, gamdan; geri döndürülürler oraya ‘denilerek’ ki: „ Ve tadın, yakıcı azabı! “.*
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
22:23 Muhakkak ki Allâh, dâhil eder o kimseleri ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; has bahçelere ‘cennetlere’ ki, akar onun altından nehirler. ‘Cennetlikler’ süslenirler orada altından bileziklerle ve incilerle. Ve örtüleri orada, ipektir.
22:24 Ve yönlendirilenlerdir, sözün temiz ‘hoş olanına’. Ve yönlendirilenlerdir, yüceltilmeye, övgüye lâyık ‘olanın’ yoluna.
22:25 Muhakkak o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; ve alıkoyarlar Allâh’ın yolundan.* Ve hürmetli, yasakların uygulandığı ibadethaneden (Kâbe).* O ki, kıldık onu insanlara eşit, ‘kendini’ oraya adayan ‘yerliye’ ve dışardan gelen ‘ziyaretçiye’. Ve kimin muradı orada, zulümle amacından saptırmak ‘olursa’, tattırırız ona elem azaptan.**
>6:123, 7:86, 8:36, 11:19, 14:3, 16:88, 17:16, 34:34, 43:23<
>2:126, 2:127, 3:96, 3:97, 8:26, 27:91, 28:57, 29:67<
>8:34, 8:35<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
22:26 Ve yerleştirdiğimiz zaman İbrahim’i, Ev’in (Kâbe) mekânına; ‘taahhüt ettik ki’, Bana ortak yakıştırmamayı bir şeyi! Ve temiz tutmayı evimi, tavaf (etrafında dolaşarak yerine getirilen ibadet) edenler için ve ‘Allâhû Teâlâ’nın huzurunda’ dikilenlere ve eğilenlere ve yere kapananlara!*
Âdem aleyhisselâm’dan beri Allâhû Teâlâ’nın inananlara emri – ÎKRA.vision
22:27 ‘Yâ Muhammed!’, İlân et, insanlar içinde haccı! Gelsinler sana, yaya olarak ve üzerinde her bir yorgun-bitkin develerle ki, gelirler her derin vadilerden.
22:28 Ki, şahit olsunlar, kendilerine sağlanan faydalara! Ve üzerine Allâh’ın adını ‘besmele ile’ yâd etsinler* malûm günlerde ki, onları rızıklandırdığı şeye dört ayaklı ‘çiftlik’ hayvanlarından! Artık ‘isterseniz’ yiyin ondan ve doyurun zor durumda olanı, fakiri!
>22:28, 22:34, 22:36<
22:29 Sonra da kötü davranışlarına, kirlerine son versinler! Adaklarını yerine getirsinler ve kadim Ev’i (Kâbe)* tavaf (etrafında dolaşarak yerine getirilen ibadet) etsinler!*
>2:126, 2:127, 3:96, 3:97, 8:26, 27:91, 28:57, 29:67<
22:30 İşte bunları ve kim, yüceltirse hürmetleri ‘saygı gösterilmesi gerekenleri’ Allâh’ın, o hâlde o’dur, en hayırlısı ona, Rabbinin katında! Ve helâl ‘caiz’ kılındı sizlere ‘çiftlik’ hayvanları sizlere ki, kıraat edilen şeyler hariç! Bu yüzden kaçının murdar putlardan ve kaçının çarpıtılan sözden!
22:31 Hanifler (yegâne İlâh’a inanan) ‘olarak yaşayın’ Allâh için ki, O’na ortak yakıştırmaksızın! Ve kim, ortak yakıştırırsa Allâh’a,* o hâlde, sanki düştü de gökten, böylece kapmış gibidir onu, kuş. Veya sürükler onu bir esinti, derin bir mekâna.
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
22:32 İşte bunları ve kim, yüceltirse şeriatlarını (yaşam ortamı ve şartlarına göre kurallar) Allâh’ın, o hâlde o, kalplerinin ‘günahlardan’ korunduğundandır.
22:33 Sizleredir orada faydalar*, adlandırılmış ‘bir’ vadeye ‘dek’.* Ki, ‘saygı gösterilmesi gerekenlerin’ sonraki mahalli de kadim Ev’edir (Kâbe).*
>5:2, 5:97, 16:5, 22:30, 22:33, 22:34<
>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<
>2:126, 2:127, 3:96, 3:97, 8:26, 27:91, 28:57, 29:67<
22:34 Ve her ümmet için, kıldık ‘bir’ ayin. Üzerine ‘besmele ile’ yâd etsinler adını Allâh’ın* ki, onları rızıklandırdığı şeye dört ayaklı ‘çiftlik’ hayvanlarından! Çünkü İlâhınız tek İlâhtır! Artık Zât’ına, teslimiyeti benimseyin! ‘Yâ Muhammed!’, Ve ‘hakikat bilgisi ve cennetle’ müjdele alçak gönüllüleri!
>22:28, 22:34, 22:36<
22:35 Ki o kimseler, yâd edildiği zaman Allâh, tedirgin olur kalpleri. Ve sabredenlerdir üzerlerine isabet eden ‘musibet’ şeylere. Ve uygulayanlardır ibadeti ‘namazı’!* Ve onları rızıklandırdığımız şeylerden, ‘Allâhû Teâlâ’nın rızası için’ bağış yaparlar!
>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<
22:36 Ve kurbanlık büyükbaşlar hayvanlar… Kıldık onu sizlere, şeriatlarından (yaşam ortamı ve şartlarına göre kurallar) Allâh’ın. Ki, sizlere orada en hayırlısıdır. O hâlde, üzerine Allâh’ın adını ‘besmele ile’ yâd edin, ‘kurban edilmek üzere’ dizilmişlerken!* Nihayet yanları yere gelince ‘devrilip canları çıkınca’, artık ‘isterseniz’ yiyin ondan; ve doyurun kanaatkârı ve muhtacı! İşte böyle riayet ettirdik sizlere. Ki, belki şükredersiniz!
>22:28, 22:34, 22:36<
22:37 Asla erişmez Allâh’a ‘kurbanların’ etleri ve ne de kanları. Ve lâkin erişir O’na, ‘samimi kulluk çabanız ve karşı gelmekten’ korunmanız. İşte böyle riayet ettirir onu (kurbanlıkları) sizlere, yüceltmeniz için Allâh’ı ki, sizleri yönlendirdiği şey üzerine. ‘Yâ Muhammed!’, Ve ‘hakikat bilgisi ve cennetle’ müjdele ‘kendisini’ koruyan, iyileri!
22:38 Muhakkak ki Allâh, defeder ‘samimi’ inanan kimselerden ‘hainlerin şerrini’. Muhakkak ki Allâh, sevmez ihanette ısrarcı, inkâr edenlerin tümünü!
22:39 İzin verilmiştir savaşmaları o kimseler için ki, zulme uğradıkları sebebiyle. Şüphesiz ki Allâh, onlara yardıma elbette irade ederse, icraya kudretlidir!
22:40 O kimseler ki, çıkarıldılar diyarlarından, haksız yere. Ancak ki: „Rabbimiz Allâh!“ demelerinden. Ve olmasaydı defetmesi Allâh’ın, insanlardan birilerini bir kısmıyla, elbette yıkılmıştı ‘rahiplerin’ mabetleri ve ‘Hristiyanların’ kiliseleri ve ‘Yahudilerin’ havraları ve ‘Müslümanların’ mescitleri ki, yâd edildiği içerisinde adı Allâh’ın, çokça. Ve elbette yardım eder Allâh, O’na, ‘davasında’ yardım edene. Şüphesiz ki Allâh, elbette gücüne, iktidarına güç yetirilemeyen, sağlam, kuvvetlidir; mutlak yüce, eşsiz, benzersizdir!
22:41 O kimseler ki, imkânlandırdık mı onları yeryüzünde, uyguladılar ibadeti ‘namazı’* ve verdiler zekâtı ve tembihlediler meşru olanla ve men ettiler fenalıktan! Ve Allâh’a ‘kalmıştır’ âkıbeti işlerin.*
>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<
>7:8, 7:9, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 14:49, 22:56, 24:24, 25:26, 28:66, 30:14, 82:19<
22:42 ‘Yâ Muhammed!’, Ve eğer yalanlıyorlarsa seni, o zaman ‘bil ki’, yalanladı onlardan önceki Nûh’un halkı da ve Âd (Hûd aleyhisselâm’ın halkı) ve Semûd (Sâlih aleyhisselâm’ın halkı)!
22:43 Ve İbrâhîm’in halkı ve Lût halkı da.
22:44 Ve Medyen sahabeleri (Şuayb aleyhisselâm’ın halkı). Ve yalanlandı Mûsâ da. Buna rağmen mühlet verdim, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlara. Sonra onları aldım ‘yakaladım’.* Artık ‘bakın’, nasıl oldu inkâr ‘edilmem’!*
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 10:11, 13:32, 14:42<
22:45 Ne var ki, nice memlekette ‘olduğu’ gibi, onun ‘uygarlıklarını’ yok ettik; ve o ‘halkı’, zulmediyorlarken.* Ki, artık o ‘evler’ boş, virane, temelleri üzerine yıkılmış ve su kuyusu terk edilmiş ve inşası bozuk saraydan ‘ibarettir’.
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
22:46 Hâlâ dolaşmazlar mı yeryüzünde ki, bu yüzden olsun kendilerinde, onunla akıl yürütecek kalpler. Veya kulaklar ki, onlarla işitirler? Ne var ki, doğrusu o görme duyuları kör değildir ve lâkin kalpler kördür; ki o, göğüslerdeki ‘gönüllerdeki’.*
>2:171, 3:108, 6:104, 7:101, 7:179, 8:22, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 21:45, 22:46, 25:44, 40:35, 64:11, 67:10<
22:47 ‘Yâ Muhammed!’, Ve acele istiyorlar senden, ‘vadedilen’ azabı!* Ve Allâh, asla ihtilâf etmez vaadine! Ve muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün, bin sene gibidir, saydığınız şeylerden ‘müddetle’.*
>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<
Allâh katında zaman kavramı – ÎKRA.vision
22:48 Ve nice memleketlerde ‘olduğu’ gibi, onun ‘uygarlıklarına’, mühlet verdim; ve o ‘halkı’, zulmediyorlarken. Sonra aldım ‘yakaladım’ onu.* Ve Bana’dır varış!
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
22:49 De ki: „ Ey insanlar… Ben, sadece sizleri apaçık ‘kıyâmetle’ uyaranım! “.*
>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47<
22:50 Artık o kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; ki, onlaradır, bağışlanma ve karşılıksız kıymetli rızık.
22:51 Ve o kimseleri ki, çabalarlar âciziyyete âyetlerimiz hakkında. İşte onlar, ‘cehennemin’ alevli ateşi sahabeleridir.
22:52 ‘Yâ Muhammed!’, Ve göndermedik senden önce de ‘hiçbir’ elçiden ve bildirici (peygamber) ki, olmaksızın ‘kendisine inen vahyin,* Allâhû Teâlâ’dan olduğunu’ temenni ettiği zaman, şeytanın ‘kuşku’ katması, temennisine! Ne var ki, Allâh fesheder ‘düşüncelerine’ kattığı şeyi şeytanın. Sonra âyetlerini ‘hakikat bilgisini, delillerle’ sağlamlaştırır Allâh.* Ve Allâh, en iyi bilendir; âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmedendir!
>2:38, 2:121, 14:4, 16:36, 39:71, 62:2<
>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<
(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Kelâmıyla olsa da, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)
>11:1, 11:120, 15:9, 22:52, 25:32, 41:42<
22:53 Ki, belirlemek içindir, kattığı şey şeytanın, sınama ‘vesilesiyle’;* kalpleri ‘şüphe, inkâr’ hastalıklı kimseleri ve kalpleri katılaşmış ‘olanı’. Muhakkak ki zalimler, elbette uzak bir kopukluk içindedirler.
>8:25, 9:126, 21:35, 29:2<
22:54 Ve bilmesi ‘belirlemesi’ içindir, ‘ilhamla’ ilim verilen kimselerin ki,* onun ‘hakikat bilgisinin, ancak’ Rabbinden bir gerçek olduğunu. Böylelikle inanırlar ki o, artık gönülden boyun eğerek ona, kalpleriyle. Ve şüphesiz ki Allâh, elbette yönlendirendir; ‘samimi’ inanan kimseleri ‘razı olduğu’ yol istikâmetine.*
>3:7, 4:162, 17:107, 29:49, 34:6<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<
22:55 Ve zail olmaz inkâr eden kimselerden, ondaki kararsızlık ta ki, o saat (kıyâmet)* ansızın gelir onlara, veya gelir onlara azap verimsiz bir gün.
>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<
22:56 Saltanat, hükümranlık, izin günü (Allâhû Teâlâ’nın izniyle gerçekleşecek kıyâmet günü)* Allâh’ındır; ki, hükmeder onların arasında.* Artık o kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; Naîm has bahçeleri ‘cennetlerindedirler’.
>7:8, 7:9, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 14:49, 22:56, 24:24, 25:26, 28:66, 30:14, 82:19<
>9:109, 9:110, 10:19<
22:57 Ve o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; ve yalanladılar âyetlerimizi;* artık işte onlar ki, onlaradır alçaltıcı azap.*
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
22:58 Ve hicret ‘göç’ eden kimseler, Allâh’ın yolunda, sonra da katledilenler veya ölenler ki, elbette rızıklandırır Allâh onları, iyi bir rızıkla. Ve şüphesiz ki Allâh, elbette O’dur, rızık verenlerin en hayırlısı!
>2:154, 3:169, 3:195, 9:111, 22:58, 47:4<
22:59 Elbette dâhil eder onları mutlaka bir yere ki, hoşnutturlar ondan. Ve şüphesiz ki Allâh, elbette en iyi bilendir; hemen cezalandırmayan, ılımlı davranandır!
22:60 İşte bundan ‘sonra’ ve kim eza ederse benzeriyle, onunla eziyet edildiği şeyin* ve sonra ‘yine’ zulme uğrarsa, elbette yardım eder mutlaka ona Allâh. Şüphesiz ki Allâh, elbette affedendir; fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır!*
>2:190, 2:193, 4:76, 8:39, 9:12, 9:29, 9:123, 60:8, 60:9<
>5:39, 15:49, 17:25, 20:82, 25:71, 28:16, 39:53<
22:61 İşte bu, Allâh’ın ‘yine aynı İlâhî adaleti gereği’ sokuyor olduğundandır, geceyi gündüze ve sokuyor gündüzü geceye! Ve ‘İlâhî adaletin sağlanması ise’, Allâh’ın, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet eden; her hâliyle gören olduğundandır!
22:62 İşte bu, Allâh’ın… Ki O’nun, varlığı gerçek, sabit olduğundandır! Ve muhakkak ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ziyade davet ‘dua’ ettikleri şeyler ‘kutsallaştırılan zât, put’; o asılsızdır.* Ve Allâh’ın… Ki O’nun, üstün, kudretli, ulvi; sınırsız büyük olduğundandır!
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
22:63 Görmez misin Allâh olduğunu ki, indirdi gökten su; ki,, böylece olur yemyeşil?! Şüphesiz ki Allâh, hoş, nazik, tüm inceliklere, ayrıntılara nüfuz ederek bilen, lütufkârdır; haberdar, üstün bilgi sahibidir!
22:64 Zât’ının dır, ne varsa göklerde ve ne varsa yerde! Ve şüphesiz ki Allâh, elbette O’dur, hiçbir şeye muhtaç olmayan, müstağni; yüceltilmeye, övgüye lâyıktır!
22:65 Görmez misin Allâh olduğunu ki, riayet ettirdi ‘kullanılabilir kıldı’ sizlere, yeryüzündeki şeyleri; ve gemileri ki, yüzer denizde O’nun emriyle ‘hükmü ile’?! Ve tuttu göğü ki, düşmesin yer üzerine, O’nun izni olmaksızın. Şüphesiz ki Allâh, insanlara, elbette insaf edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
22:66 Ve O’dur ki Zât’ı, ‘yeniden türeterek’ yaşattı sizleri! Sonra öldürür sizleri, sonra da yaşatır sizleri!** Muhakkak ki insan, elbette nankörleşir!*
>2:28, 2:56, 22:66, 39:42, 40:11<
İki defa ölüm, iki defa diriltilme – ÎKRA.vision
>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<
22:67 Ve her ümmet için, kıldık ‘bir’ ayin. Onlar ‘kitap erbapları’, ayinlerinde artık keşmekeşlik etmesinler emir ‘hüküm’ hakkında.* ‘Yâ Muhammed!’, Ve davet ‘dua’ et Rabbine! Ve muhakkak ki sen, elbette yönlendirilme üzeresin ‘razı olunan’ istikâmete!
>2:148, 22:67, 29:46, 42:15<
22:68 ‘Yâ Muhammed!’, Ve eğer cebelleşirlerse seninle, o zaman de ki: „ Allâh, en iyi bilendir; gayret ettiğiniz şeyleri! “!
22:69 Allâh, hükmeder aranızda kıyâmet günü, hakkında ihtilâf ediyor olduğunuz şeyleri!
>9:109, 9:110, 10:19<
22:70 Bilmez misin ki, Allâh’ın biliyor olduğunu, gökte ve yerdeki şeyleri. Muhakkak ki işte bu, Allâh’a kolaydır!*
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
22:71 Ve Allâh’tan ziyade ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ederler ‘edindikleri’ (ilâhlara)! Ki, hakkında ‘Allâhû Teâlâ’nın’ bir delil indirmediği bir şeye ‘rağmen’ ve onların da hakkında bilgileri olmayan şeylere. Ve yoktur zalimlere yardımcıları!
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
22:72 Ve kıraat edildiği zaman onlara âyetlerimiz ayan beyan, tanırsın yüzlerinden fena kimseleri ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır. Neredeyse saldırırlar o kimselere ki, kıraat ederler onlara âyetlerimizi. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Öyleyse bildireyim mi sizlere, bundan ‘daha’ şerlisini?!.. Ateş!.. * Ki, vaat etti Allâh, o kimselere ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır! “. Ve ne kötü varış!
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
22:73 Ey insanlar… Vurgulandı ‘bir’ misal ki, öyleyse dinleyin onu! Muhakkak o kimseler ‘edindikleri’ (ilahlar) ki, Allâh’tan ziyade davet ‘dua’ ediyorsunuz,* asla yaratamazlar bir sineği ve toplansalar bile ona. Ve eğer kapıp kaçsa onlardan, sinek bir şey, kurtaramazlar onu, ondan. ‘Ne’ zayıf ‘âciz’, talep eden de ve talep edilen de!
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
22:74 Ve ‘insanlar’ takdir edemediler hakkıyla ‘gereğince’ Allâh’ı, O’nun kudretini. Şüphesiz ki Allâh, elbette gücüne, iktidarına güç yetirilemeyen, sağlam, kuvvetlidir; mutlak yüce, eşsiz, benzersizdir!
22:75 Allâh, seçkin kılar ‘dilediğini’ meleklerden, elçilerden ve insanlardan da.* Şüphesiz ki Allâh, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet edendir; en iyi bilendir!
>2:247, 3:33, 3:42, 22:75, 35:32<
22:76 Ki bilir, onların ‘elçilerin de’, önlerindekileri ve arkalarındakileri (geçmiş ve geleceklerini)!* Ve Allâh’a ‘kalmıştır’ ki, rücu edilir emirleriyle ‘oluşan her şey’!
>6:61, 13:11, 17:13, 17:71, 18:49, 21:28, 43:80, 50:17, 50:18, 69:19, 69:25, 82:10, 82:11, 82:12, 84:7, 84:8, 86:4<
22:77 (Secde âyeti!)* Ey ‘samimi’ inanan kimseler! Rabbinizin ‘Huzurunda’ eğilin ve yere kapanın! Ve ‘yalnızca’ Allâh’a ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk edin!* Ve hayır işleyin! Ki, belki felâha erersiniz!
>7:206, 13:15, 16:49, 17:107, 19:58, 22:18, 22:77, 25:60, 38:24, 41:37, 53:62, 84:21, 96:19<
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
22:78 Ve cihâd (kararlılıkla İslâm’ı yaşama mücâdelesi) edin Allâh için, hakkıyla ‘titizlikle, gereğince’ O’nun ‘indirdiği âyetlerle’ cihâd et!* O’dur ki, seçti sizleri ve kılmadı üzerlerinize güçlük, dînde ‘İlâhî esaslarda’. Atanız İbrâhîm’in milleti ‘aynı inancı paylaşanların da dînidir’. O’dur ki, adlandırdı sizleri Müslümanlar ‘olarak’ (Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyenler) daha önceden ve bununla (Kur’ân-ı Kerîm ile). Ki, olması için elçinin de ‘inancınıza tanıklık eden’ şahit, üzerlerinize! Ve ‘sizler de’ olun ‘İlâhî esasların’ şahitleri insanlara! Öyleyse uygulayın ibadeti ‘namazı’!** Ve verin zekâtı! Ve sımsıkı tutunun Allâh’a ‘teslimiyete’! Ki, O’dur sahibiniz, koruyucunuz! O hâlde ne güzel sahip, koruyucudur; ve ne güzel yardımcı!*
>3:142, 4:95, 9:20, 22:78, 29:69, 47:31<
>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<
Âdem aleyhisselâm’dan beri Allâhû Teâlâ’nın inananlara emri – ÎKRA.vision
>2:195, 7:128, 8:40, 11:49, 13:22, 13:23, 13:24, 13:35, 18:44, 25:15, 28:77, 28:83<