„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.
„ Sığınırım Allâh’a, şeytanın ‘şerrinden’ ki, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuştur’!*
>7:200, 15:34, 16:98<
Allâh adına… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.
29:1 Elif, Lâm, Mîm…*
Kur’ân’ın şifresi, anahtarı Hurûf-ı Mukattaa – ÎKRA.vision
29:2 Yoksa hesapladılar ‘sandılar’ mı insanlar ki, bırakılırlar demeleriyle ki: „ ‘Samimi’ inandık! “. Ve onlar, sınanmadan!?*
>8:25, 9:126, 21:35, 29:2<
29:3 Ve andolsun ki, sınadık onlardan önceki kimseleri de. Böylelikle elbette bilir olduğunu Allâh, samimi kimselerin ve elbette bilmektedir yalancıları da.
29:4 Yoksa hesapladılar ‘sandılar’ mı o kimseler ki, kötülüklere gayret ederler; önümüze geçerler? Ne kötü, hükmettikleri şey!
29:5 Allâh’a kavuşmayı umuyor olan kimse, artık ‘bilsin ki’, muhakkak ki, Allâh’ın vadesi, elbette gelmektedir! Ve O’dur, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet eden; en iyi bilen!
29:6 Ve kim cihâd (kararlılıkla İslâm’ı yaşama mücâdelesi) ederse, artık sadece kendi benliği için mücâdele eder. Şüphesiz ki Allâh, elbette hiçbir şeye muhtaç olmayan, müstağnidir var olan her şeyden!
29:7 Ve o kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; ki, kefaret ederiz ‘örteriz’ onlardan kötülüklerini. Ve mutlaka ödüllendiririz onları, daha iyiyle, ki onunla, gayret ediyor olduklarından.
29:8 Ve vasiyet ettik insana ki, ebeveynlerine güzelliği!* Ve eğer mücâdele ederlerse seninle, ‘Zât’ıma’ ortak yakıştırman için ki, hakkında bilgin olmayan bir şeyde; artık itaat etme ikisine de! Bana’dır rücu’nuz! Artık bildiririm sizlere, gayret ediyor olduğunuz şeyleri!*
>4:36, 6:151, 16:90, 17:23, 28:77, 55:60<
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
29:9 Ve o kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; ki, elbette dâhil ederiz onları mutlaka erdemliler içine.
29:10 Ve insanlardan kimileri derler ki: „ ‘Samimi’ inandık Allâh’a! “. Ne var ki, eziyet edildiğinde Allâh ‘davası’ için ‘çabalarken’, kılar insanların fitnesini ‘verdiği zararı’, sanki Allâh’ın azabı. Ve mutlaka eğer gelirse bir yardım Rabbinden, elbette derler ki: „ Muhakkak ki biz, beraberdik sizinle! “. Değil mi ki, Allâh en iyi bilendir göğüslerdeki ‘gönüllerdeki’ şeyi, var olan her şeyde?!
29:11 Ve elbette bilir Allâh, ‘samimi’ inanan kimseleri ve elbette bilmektedir ikiyüzlülük yapanları da.
29:12 Ve dedi o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; o kimselere ki: „ Uyun yolumuza ve biz yüklenelim hatalarınızı! “. Ve onlar, değildir yüklenenler ‘diğerlerinin’ hatalarından, hiçbir şeyden.* Muhakkak ki onlar, elbette yalancılardır!*
>6:164, 17:15, 29:12, 31:33, 35:18, 39:7, 53:38<
>16:105, 18:49, 22:76, 23:105, 25:11, 27:83, 29:3, 29:68, 41:20, 43:80, 50:16, 50:17, 50:18, 52:11, 69:49<
29:13 Ve elbette yüklendirilirler ‘kendi’ ağırlıklarını ‘günahlarını’ ve ağırlıklarıyla beraber (yanlış bilgilendirdiği için sapan ve neticelerine katlanan herkesin) ağırlıklarını da.* Ve mutlaka sorgulanırlar kıyâmet günü, uydurmuş oldukları şeylerden (ilâhlar edinmekten)!*
>2:159, 2:161, 3:87, 7:38, 29:13<
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
29:14 Ve andolsun ki, gönderdik Nûh’u halkına. Böylelikle kaldı aralarında bin sene* ki, elli verimli ‘geçen, bir süre’* dışında. Derken aldı ‘yakaladı’ onları ‘bir’ tufan. Ve onlar, zalimlerdir.
Hz. Nûh a.s.’ın, halkıyla 1050 (85) yıl yaşadığı bilgisi – ÎKRA.vision
>2:49, 29:14<
(Arapça da âmin kelimesinin kullanıldığı âyetler.)
29:15 Bunun üzerine kurtardık onu ve tekne sahabesini .*Ve kıldık onu âyet ‘alâmet’, cümle âlemlere.
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
29:16 Ve İbrâhîm, demişti ki, halkına: „ ‘Yalnızca’ Allâh’a ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk edin!*
Ve korunun O’na ‘karşı gelmekten’! İşte bu en hayırlısıdır sizlere ki, bir bilmiş olsanız!
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
29:17 Ancak ki, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettikleriniz ki, Allâh’tan ziyade; putlardır*! Ve ‘kendiniz’ yaratırsınız uydurup! Muhakkak onlar, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettikleriniz ki, Allâh’tan ziyade; ehil değillerdir sizler için rızka. Artık rağbet edin rızka, Allâh’ın katından! Öyleyse ‘yalnızca’ O’na, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk edin!* Ve şükredin Zât’ına, ki Zât’ı ‘huzuruna’ rücu edilirsiniz! “.
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
29:18 Ve eğer yalanlarsanız ki, o zaman yalanlamışlardı ümmetler, sizlerden önce de. Ve yoktur elçinin üzerinde ‘sorumluluk, İlâhî esasları’ apaçık tebliğ etmekten başka.
29:19 Ve görmüyorlar mı ki, nasıl Allâh, ilk başlatır, örneksiz, yoktan, oluşumunu yapılandırarak yaratmayı, sonra ‘çıkarıp’ geri döndürür ‘tekrar eder’ onu! Muhakkak ki işte bu, Allâh’a kolaydır!*
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
29:20 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ ‘İsterseniz’ dolaşın yeryüzünde, böylelikle bakın, nasıl başladığına, oluşumu yapılandırılarak yaratılışın!* Sonra Allâh, ‘insanı’ inşa eder meydana getirerek, âhirette! “.* Şüphesiz ki Allâh, her şey üzerinde irade ettiğini, icraya kudretlidir!
Kur’ân’da, evrim teorisi – ÎKRA.vision
>29:20, 53:47<
29:21 ‘Allâhû Teâlâ’ azap eder dilediği ‘müstahik’ kişiye* ve bahşedip, bağışlayıp, merhametle esirger, dilediği ‘rızasına uyan’ kişiyi de!* Ve Zât’ı ‘huzuruna, döner’ çevrilirsiniz!*
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
29:22 Ve değilsiniz, ‘hükmün yerine getirilmesinde Allâhû Teâlâ’yı’ âciz bırakanlar, yerde ve ne de gökte. Ve yoktur sizlere ki, Allâh’tan ziyade; himayeci ve ne de yardımcı!
29:23 Ve o kimseler ki, inkâr ettiler Allâh’ın âyetlerini ve O’na kavuşmayı. İşte onlar, umudu kestiler bahşetmem, bağışlamam, merhametle esirgememden.* Ve işte onlar ki, onlaradır, elem azap.*
>12:87, 15:56, 17:83, 29:23, 30:36, 39:53, 41:49<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
29:24 Ve olmadı ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ın’ halkının cevabı, demelerinden başka ki: „ Öldürün onu veya yakın onu! “. Ne var ki, kurtardı Allâh onu ateşten. Muhakkak ki işte bunda, elbette âyetler ‘alâmetler vardır, samimi’ inanan bir toplum için!*
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
29:25 Ve ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Sadece edindiniz ki, Allâh’tan ziyade; putları,* aranızda sevecenlik ‘muhabbet uğruna’ dünya hayatında! Sonra kıyâmet günü birbirinizi inkâr eder ve lânet edersiniz! “. * Ve varış yeriniz ateştir.* Ve yoktur sizlere yardımcı!
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
>2:159, 2:161, 3:87, 7:38, 29:13<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
29:26 Derken inandı ona, Lût. Ve dedi ki: „ Muhakkak ki ben, hicret ‘göç’ edenim Rabbime! “. Şüphesiz ki O… O’dur ki, mutlak yüce, eşsiz, benzersizdir; âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmedendir!
29:27 Ve hibe ettik ona ‘İbrâhîm aleyhisselâm’a,’ İshâk ve Yâkub’u (İbrâhîm aleyhisselâm’ın torunu). Ve belirledik onun soyunda, bildiriciliği (peygamberliği) ve kitap ‘hakikat bilgisine’. Ve verdik ona ecrini dünyada; ve muhakkak ki o, âhirette de elbette erdemlilerdendir.
>2:124<
29:28 Ve Lût, demişti ki, halkına: „ Doğrusu sizler, elbette varırsınız müstehcenliğe! Ki, onu sizlerden ‘önceki’ geçmiş cümle âlemlerden, ‘hiç’ birinde olmadığı ‘kadar’!
29:29 Doğrusu sizler, elbette varırsınız erkeklere mi? Ve ‘bunun için’ kesersiniz yol ve varırsınız ‘kaçırılanlara’ fenalıkla, kulübünüzde! “. Ne var ki, olmadı halkının cevabı, demelerinden başka ki: „ Getir bizlere, Allâh’ın azabını, eğer samimilerdensen! “.*
>2:170, 6:148, 7:173, 14:10, 16:35, 36:6, 98:5<
29:30 ‘Lût aleyhisselâm’ dedi ki: „ Rabbim… Yardım et bana! Ki, bozguncu halka karşı! “.
29:31 ‘Melek’ elçilerimiz geldiler İbrâhîm’e müjdeyle, dediler ki: „ Muhakkak ki biz, yok edicisiyiz ahalisini, buradaki memleketin! “. Muhakkak ki, onun ahalisi zalimler olmalarındandır.
29:32 ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Mutlaka ki, oradadır Lût! “. Dediler ki: „ İyi biliyoruz oradaki kimseyi ki, elbette kurtarırız onu ve ‘ev’ ahalisini! “.** Ki, karısı hariç; ‘o, toza’ bürünenlerden oldu.*
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
>7:83, 11:81, 26:171, 51:35, 51:36<
>80:40<
29:33 Ve geldiğinde elçilerimiz (İnsan görünümündeki Melekler) Lût’a, onlar hasebiyle fenalaştı ve onlar hasebiyle içi daraldı, telaşlandı. Ve dediler ki: „ Korkma! Ve hüzünlenme! Muhakkak ki, kurtarıcılarız seni ve ‘ev’ ahalini! “.** Ki, karısı hariç; ‘o, toza’ bürünenlerden oldu.*
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
>7:83, 11:81, 26:171, 51:35, 51:36<
>80:40<
29:34 Muhakkak ki biz, indirenleriz ahalisi üzerine buradaki memleketin gökten murdarlık ki,* fesat olmaları sebebiyle.
>7:84, 11:82, 15:74, 26:173, 27:58, 37:136<
29:35 Ve andolsun ki, bıraktık ondan (şehirden), ayan beyan âyetler ‘alâmetler’, akıl yürüten bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
29:36 Ve Medyen’e (Şuayb aleyhisselâm’ın halkı) ‘gönderdik’, kardeşleri Şuayb’ı. Bunun üzerine dedi ki: „ Ey halkım! ‘Yalnızca’ Allâh’a ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk edin!* Ve karışıklık çıkarmayın yeryüzünde, bozguncular ‘olup’! “.
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
29:37 Ne var ki yalanladılar onu. Bunun üzerine aldı onları şiddetli, gürleyen bir sarsıntı. Öyle ki, sabahlayıp diyarlarında yığılıp kaldılar.*
Hz. Şuayb a.s.’ın Medyen, Eyke, Ress halkının inkârı, yok edilmeleri – ÎKRA.vision
29:38 Ve Âd (Hûd aleyhisselâm’ın halkı) ve Semûd (Sâlih aleyhisselâm’ın halkı) ve belli olmuştur sizlere, onların ‘başlarına gelenler’ meskenlerinde. Ve süsledi ‘cazip gösterdi’ şeytan onlara, gayretlerini.* Bu yüzden alıkoydu onları ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu’ yoldan. Ve oldular, ‘İlâhî esasları’ görebilenler.*
>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<
>11:20, 17:48, 18:101, 41:15, 41:28, 68:43, 89:23, 89:24<
29:39 Ve Kârûn ve Firavun ve Hâmân da.* Ve andolsun ki, geldi onlara Mûsâ, ayan beyan ‘delillerle’. Buna rağmen kibirlendiler yeryüzünde. Ve olmadılar öne geçip ‘kurtulanlar’.*
Firavun, Haman ve Karun’un inkârı ve yok edilmeleri – ÎKRA.vision
>11:20, 17:48, 18:101, 41:15, 41:28, 68:43, 89:23, 89:24<
29:40 Derken her birini aldık ‘yakaladık’ suçları ‘sebebiyle’.* Artık onlardan kimilerine gönderdik üzerlerine hortum.* Ve onlardan kimilerini aldı ‘yakaladı’ bir çığlık. Ve onlardan kimilerini, batırdık onunla yere (depremle).* Ve onlardan kimilerini ‘suda’ boğduk. Ve olmadı Allâh’ın onlara zulmetmesi; ve lâkin ‘günaha sebebiyet vererek’, benliklerine zulmediyorlardı.
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
>41:15, 41:16, 51:41, 54:18, 54:19, 54:34<
>28:81<
29:41 Emsali, o kimselerin ki, himayeciler edinirler Allâh’tan ziyade;* ‘şu’ misal gibidir: Dişi örümceğin edindiği ev ki, ve muhakkak ki, en zayıfı evlerin, dişi örümceğindir. Keşke biliyor olsalardı!
>3:118, 4:89, 4:144, 5:51, 5:57, 9:16, 9:23, 58:22, 60:1, 60:8, 60:9<
29:42 Şüphesiz ki, Allâh, bilir davet ‘dua’ ettikleri şeyleri (kutsallaştırılan her türlü zât, put) ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ziyade;* Ve O’dur, mutlak yüce, eşsiz, benzersiz; âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden!
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
29:43 Ve bunlar ‘gibi’ emsallerle vurguluyoruz onu, insanlara. Ve akıl yürütemez onu, ‘anlayıp, kavraya’ bilenlerden başkası!*
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
29:44 Allâh, oluşumunu yapılandırarak yarattı, gökleri ve yeri hak ile ‘gayeyle’!* Muhakkak ki işte bunda, elbette âyetler ‘alâmetler vardır, samimi’ inananlar için!
>3:191, 30:8, 38:27, 44:38, 44:39, 45:22, 51:56, 75:36<
29:45 ‘Yâ Muhammed!’, Kıraat et, sana vahyedilen şeyi ‘hakikat bilgisini’ kitaptan! Ve uygula ibadeti ‘namazı’!* Muhakkak ki ibadet ‘namaz’, men eder, müstehcenlikten; ve fenalıktan!* Ve elbette ‘kendin için, bunlardan’ daha büyüğü de,* yâd etmektir Allâh’ı!* Ve Allâh bilir, işlediğiniz şeyleri!
>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<
>16:90, 24:21, 29:45<
>9:72, 29:45, 40:10<
>2:152, 2:200, 2:239, 3:135, 4:103, 6:118, 20:14, 33:41, 62:9, 62:10<
29:46 Ve cebelleşmeyin, ‘diğer’ kitapların erbaplarıyla (Yahudiler ve Hristiyanlar); onunla ki o, iyi ‘niyetle’ olmaksızın ki, onlardan zulmeden kimseler dışında!* Ve deyin ki: „ ‘Samimi’ inandık ki, o bizlere indirilene (Kur’ân-ı Kerîm) ve sizlere indirilene (diğer mukaddes kitaplara)! Ve İlâhımız ve İlâhınız tekdir ! Ve bizler, Zât’ına Müslümanlarız (Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)! “.
>2:148, 22:67, 29:46, 42:15<
29:47 Böylelikle Biz indirdik sana, kitabı (Kur’ân-ı Kerîm)* ki, nihayet o kimseler ki, kitap ‘hakikat bilgisi’ verdiklerimiz onlara ‘Yahudiler ve Hristiyanlardan bazıları’, inanırlar ona (Kur’ân-ı Kerîm’e).* Ve bunlar da, ‘samimi’ inanan kişilerdir. Ve mücâdele etmezler, âyetlerimize ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlar dışında ‘kimse’.*
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
>2:121, 6:114, 10:40, 13:36, 28:52, 29:47<
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
29:48 ‘Yâ Muhammed!’, Ve ondan önce kıraat ediyor değildin ‘kutsal bir’ kitaptan!* Ve onu sağ ‘kendi’, elinle de yazmıyorsun (yazı yanan biri değilsin)! Ki o zaman, ‘hakikat bilgisini’ asılsızlaştıranlar, elbette vehim ederlerdi.
>7:157, 10:16, 25:5, 29:48<
29:49 Ki o âyetler, ayan beyan ‘delillerdir’, göğüslerde ‘gönüllerinde, ilhamla’ ilim verilen kimselerin. Ve mücâdele etmezler, âyetlerimize zalimler dışında ‘kimse’.*
>3:7, 4:162, 17:107, 29:49, 34:6<
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
29:50 Ve dediler ki ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, bir âyet ‘alâmet’ Rabbinden! “.* ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Âyetler ‘alâmetler’ ancak Allâh’ın katındadır! Ben, sadece sizleri apaçık ‘kıyâmetle’ uyaranım! “.*
>4:153, 6:109, 7:146, 10:97, 14:11, 14:47, 23:71, 29:51<
>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47, 62:2<
29:51 ‘Yâ Muhammed!’, Ve kâfi değil mi ki, nasıl indirdik kitabı (Kur’ân-ı Kerîm) sana ki, kıraat edilir onlara! Muhakkak ki işte bunda, elbette bahşedilme, bağışlanma, esirgenme ‘vardır’ ve hatırlatma ‘vesilesidir, samimi’ inanan bir toplum için!*
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
29:52 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Allâh kâfidir; benim ve sizlerin arasında şahittir! “. Bilir, ne varsa göklerde ve yerde!* Ve o kimseler ki, inananlardır asılsız ‘sebeplere’ ve inkâr ettiler Allâh’ı. İşte onlar… Onlar, hüsrandalardır!*
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
29:53 ‘Yâ Muhammed!’, Ve acele istiyorlar senden, ‘vadedilen’ azabı!* Ve olmasaydı ‘bir’ vade ki, adlandırılmıştır (Levh-i Mahfûz; Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası)* mutlaka gelirdi onlara azap. Ve elbet geldiğinde onlara ‘kıyâmet’, ansızın ve onlar, ‘bunun’ farkına ‘bile’ varmazlar.
>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<
>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<
29:54 ‘Yâ Muhammed!’, Acele istiyorlar senden, ‘vadedilen’ azabı!* Ve muhakkak ki cehennem, elbette kuşatıcıdır inkârcıları.
>6:128, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:26, 67:27<
29:55 ‘Kıyâmet’ günü bürür onları azap, hem üstlerinden hem de ayaklarının altından.* Ve denilerek ki: „ Tadın gayret ediyor olduğunuz şeylerden! “.*
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
29:56 Ey kullarımdan ‘samimi’ inanan kimseler! Muhakkak ki, Benim yeryüzü, ‘imkânlarım’ geniştir! Artık yalnızca Bana ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk edin!*
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
29:57 Her can, ölümü tadıcıdır! Sonra Bize rücu edilirsiniz!
29:58 Ve o kimseler ki, ‘samimi’ inananlardır ve gayretleri erdemlidir; elbette, has bahçede ‘cennette’ yerleştiririz onları cennetin yüce’ köşklerine ki, akar onun altından nehirler. Sonsuza ‘dek’ kalıcılardır orada. Ve ne güzeldir ecri, ‘yararlı işlere’ gayret edenlerin!*
>2:195, 7:128, 8:40, 11:49, 13:22, 13:23, 13:24, 13:35, 18:44, 25:15, 28:77, 28:83<
29:59 Ki o kimseler, sabrettiler ve ‘onlar’ Rablerine itimat edenlerdir.
29:60 Ve nice mahlûkatlar da ‘olduğu’ gibi yüklendirilmez rızkının ‘endişesi’. Ve yalnızca Allâh, rızıklandırır onları da sizleri de. Ve O’dur, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet eden; en iyi bilen!
29:61 Ve elbet eğer sorsan onlara ki: „ Kim oluşumu yapılandırılarak yarattı, gökleri ve yeri; ve riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ güneşi ve ay’ı?! “.* Elbette derler ki: „ Allâh!.. “. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?
>6:96, 55:5<
29:62 Allâh, ‘adaleti gereği’ rızkı yayar, uzatır ‘genişletir’ kullarından dilediği ‘rızasına uyan’ kişiye.* ve ‘dilediğine de’, ona, değersizleştirir! Şüphesiz ki Allâh, her şeyi en iyi bilendir!
>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<
29:63 Ve elbet eğer sorsan onlara ki: „ Kim indirdi gökten su; ki, böylelikle yaşattı onunla yeryüzünü, ölümünün ardından?! “. Elbette derler ki: „ Allâh!.. “. De ki: „ ‘Esas’ yüceltilme, övgü, ‘sırf’ Allâh’adır! “. Yok onların birçoğu, akıl yürütmezler.
29:64 Ve değildir buradaki dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka. Ve muhakkak ki, âhiret diyarı, elbette o, ‘asıl’ hayattır. Keşke biliyor olsalardı!
29:65 Artık bindikleri zaman gemiye, Allâh’a davet ‘dua’ ettiler ki samimi, dîni ‘algılarını has kılarak’ Zât’ına.* Ne var ki, kurtarınca ‘Allâhû Teâlâ’ onları, karaya ‘çıkarıp’, o zaman ortak yakıştırırlar.
>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<
29:66 Nankörlük etsinler, onlara verdiğimiz şeylere. Ve menfaatlensinler!* Artık kesinlikle bilecekler!*
>3:185, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 25:15, 57:20<
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
29:67 Görmüyorlar mı ki, nasıl kıldık hürmetli, yasakların uygulandığı mukaddes (Mekke’yi) emniyetli!* Ve kaçırtılmalarından çevrelerindeki insanlarca. Buna rağmen mi asılsıza inananlardır ve Allâh’ın lütfunu ‘hakikat bilgisini’, inkâr ediyorlar?!
>2:126, 2:127, 3:96, 3:97, 8:26, 27:91, 28:57, 29:67<
29:68 Ve kimdir daha zalim o kimseden ki, uydurur Allâh ‘adına’ yalanı?!* Veya yalanladı hakkı ‘İlâhî esasları’, geldiğinde ona. Değil midir ki, cehennemde kalınacak yer, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlar içindir?!
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
29:69 Ve o kimseler ki, cihâd (kararlılıkla İslâm’ı yaşama mücâdelesi) ettiler* içimizde ‘uğrumuzda’! Ki elbette, yönlendiririz onları, ‘razı olunan’ yollarımıza. Şüphesiz ki Allâh, elbette ‘kendisini’ koruyan, iyilerle beraberdir!
>3:142, 4:95, 9:20, 22:78, 29:69, 47:31<