„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.
„ Sığınırım Allâh’a, şeytanın ‘şerrinden’ ki, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuştur’!*
>7:200, 15:34, 16:98<
Allâh adına… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.
16:1 Geldi emri ‘hükmü’ (kesinleşti, belirlendi) Allâh’ın. Artık acele istemeyin onun ‘olmasını’!* Noksanlık, kusur, âcizlikten ötedir O! Ve yücedir, ortak yakıştırdıkları şeylerden!
>6:31, 6:47, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:27<
16:2 Ki, indirir emrindeki melekleri, ruhuyla ‘ilhamıyla’,* kullarından dilediği ‘rızasına uyan’ kişiye.* Ki, uyarsınlar ‘İlâh’ olduğunu O’nun! ‘Zât’ı, der ki’: „ İlâh olamaz Benden başka!* Ki, ancak Bana ‘karşı gelmekten’ korunun! “.
>5:110, 16:2, 16:102, 17:85, 42:51, 58:22, 66:12<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
16:3 ‘Allâhû Teâlâ’, oluşumunu yapılandırarak yarattı, gökleri ve yeri hak ile ‘gayeyle’!* ‘O’ yücedir, ortak yakıştırdıkları şeylerden!
>3:191, 30:8, 38:27, 44:38, 44:39, 45:22, 51:56, 75:36<
16:4 ‘Allâhû Teâlâ’ oluşumunu yapılandırarak yarattı insanı, özümlenmiş damladan! Hâlâ o zaman o ‘insan’, apaçık hasımdır!*
>16:4, 19:67, 21:18, 36:77<
16:5 Ve ‘çiftlik’ hayvanları… Ki, ‘Allâhû Teâlâ’ oluşumunu yapılandırarak yarattı onu, sizlere orada ısınılacaklar ve faydaları ‘için’. Ve onlardan yersiniz.
16:6 Ve sizlere orada güzelliktir (onlara sağlanan sevincin verdiği huzur), onları ‘ağıllarına’ güdüp topladığınızda ve ‘otlaklara’ güdüp saldığınızda.
16:7 Ve taşırlar ağırlıklarınızı bir beldeye ki, olmadan sizlere, ona ulaşmanız, canlarınıza illâki meşakkatle. Şüphesiz ki Rabbiniz, elbette insaf edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
16:8 Ve atlar ve katırlar ve merkepler ki, binmeniz için onlara ve süs ‘ihtişam için’. Ve ‘Allâhû Teâlâ’, oluşumunu yapılandırarak yaratır, ‘daha nice’ bilmediğiniz şeyleri de!**
>16:8, 36:41, 36:42, 43:12<
16:9 Ve Allâh’a ‘kalmıştır’, doğru yolun tayini! Ve ondan sapan ‘da vardır’.* Ve eğer dileseydi ‘Allâhû Teâlâ, insanı tercihsiz kılmayı’, elbette yönlendirirdi sizleri topluca!
>6:153, 12:108, 15:41, 16:9, 92:12<
16:10 O’dur ki Zât’ı, indirdi gökten su, sizlere! Ki, ondandır içilen ve ondandır ağaç. Orada ‘ağacın da yetiştiği meralara, hayvanlarınızı’ salarsınız.
16:11 ‘Allâhû Teâlâ’, yetiştirir sizlere, onunla ‘meyve-sebze’ ekinleri ve zeytinler ve hurma ağaçları ve üzümler ve her türden mahsuller. Muhakkak ki işte bu, elbette âyet ‘alâmettir’, inceden inceye düşünen bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:12 Ve ‘Allâhû Teâlâ’, riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ sizlere, geceyi ve gündüzü. Ve güneş ve ay ve yıldızlar, riayet ettirilenlerdendir O’nun emrine ‘hükmüne’!* Muhakkak ki işte bu, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir’, akıl yürüten bir toplum için!*
>6:96, 55:5<
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:13 Ve ne türettiyse sizlere yeryüzünde, ki, renkleri türlü türlüdür. Muhakkak ki işte bu, elbette âyet ‘alâmettir’, yâd eden bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:14 Ve O’dur ki Zât’ı, riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ denizi ki, ondan taze ‘balık’ eti yemeniz için! Ve çıkarırsınız ondan takı ‘inci’ ki, takarsınız onu. Ve görürsün gemileri, orada suları yararak giden. Ve gaye edinmeniz içindir, liyakatinden. Ve belki şükredersiniz!
16:15 Ve bıraktı yeryüzünde sağlam ağırlıklar ki, sizlere, ‘Yerkürenizin’ durulma dengelenme ‘sebebidir’!* Ve nehirler ve yollar!* Ki, belki ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlenirsiniz!
Demirin indirildiği ve yerkürenin merkezinin demir ve nikel gibi madenlerden oluştuğu – ÎKRA.vision
16:16 Ve ‘daha nice’ alâmetler… Ve yıldızla da ‘yönlenirsiniz’! Onlar, (bu alâmetleri anlayan) ‘Allâhû Teâlâ’nın, razı olduğu yola’ yönlenirler.*
>16:16, 17:107, 17:109, 20:3, 25:73<
16:17 O hâlde, o kimse ‘gibi’ midir ki, yaratan, yaratamayan kimse gibi? Hâlâ hatırda tutmaz mısınız!?
16:18 Ve eğer ‘tek tek’ sayarsanız lütfunu Allâh’ın, sayamazsınız onu!* Şüphesiz ki Allâh, elbette fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır;* inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
>5:39, 15:49, 17:25, 20:82, 25:71, 28:16, 39:53<
16:19 Ve Allâh bilir, sırlarınızı ve açıkladıklarınız şeyleri!*
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
16:20 Ve o kimselerin davet ‘dua’ ettikleri (edindikleri ilâhları); ki, Allâh’tan ziyade, ‘hiçbir’ şey yaratamazlar! Ve onlar ‘kendileri’, yaratılmışlardır!*
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
16:21 ‘Onlar’ ölüdürler, canlı değillerdir; ve farkında ‘bile’ değillerdir ki, ne ara diriltilecekler.*
>16:21, 27:65, 27:66<
16:22 İlâhınız tek İlâhtır! Artık o kimseler ki, inanmazlar âhirete;* onların, kalpleri ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmıştır ve onlar, kibirlenenlerdir.
>2:6, 6:12, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:39, 10:40, 10:96, 10:97, 17:10, 26:201<
16:23 Hiç kuşkusuz ki, biliyor olduğudur Allâh’ın, sırlarını ve açıkladıkları şeyleri!* Muhakkak ki O, sevmez kibirlenenleri!
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
16:24 Ve denildiği zaman onlara ‘hakikati örtmeye şartlanmışlara’: „ Ne indirdi Rabbiniz? “ Derler ki: „ Evvelkilerin masallarını! “.
16:25 Ki, taşırlar yüklerinin ‘günahlarının’ tamamını kıyâmet günü. Ve yüklerden de ‘günahlardan da’, o kimselerin ki, şaşırttıkları bilgisizce. Ne kötü değil mi, yüklendikleri şey?!
16:26 Düzen kurmuşlardı onlardan önceki kimseler de. Ne var ki, geldi Allâh, ‘harap etti’ binalarını, temellerinden. Öyle ki, çöktü tavanları üstlerinden üzerlerine. Ve geldi onlara azap bir yerden ki, ‘bunun’ farkına ‘bile’ varmazlarken.*
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
16:27 Sonra kıyâmet günü ‘Allâhû Teâlâ’ rüsva eder onları ‘ortak yakıştıranları’. Ve der ki: „ Nerede ortaklarım (ilâhlarınız), o kimseler ki, ‘onlar için’ şâkî oldunuz?! “.* Dediler ki, ‘ilhamla’ ilim verilen kimseler*: „ Muhakkak ki, rezillik ve kötülük, bugün inkârcıların başındadır! “.
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
>3:7, 4:162, 17:107<
16:28 O kimseler ki, vefat ettirirken onları, melekler, ‘günaha sebebiyet vererek’ benliklerine zulmedenleri, o zaman bırakırlar ‘tutumlarını, Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’ teslimiyeti benimseyip; derler ki’: „ Değildik, ‘bir’ kötülüğe gayret ediyor! “.* Yok şüphesiz ki Allâh, en iyi bilendir; gayret ediyor olduğunuz şeyleri!
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
16:29 Haydi dâhil olun, cehennem kapılarından ‘girerek’, sonsuza ‘dek’ kalıcılar ‘olarak’ orada! Oysa ki, elbette ne kötü ‘bir’ kalınacak yer, kibirlenenlere!
16:30 Ve denildiğinde: „ Ne indirdi Rabbiniz? “ Derler ki: „ Hayrı! “. İyilik eden kimseleredir bu dünyada iyilikler.* Ve elbette âhiret diyarı en hayırlısıdır; ve elbette en güzelidir ‘günahlardan’ korunanların diyarı!*
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
>2:195, 7:128, 8:40, 11:49, 13:22, 13:23, 13:24, 13:35, 18:44, 25:15, 28:77, 28:83<
16:31 Adn has bahçeleri ‘cennetleri’ ki, dâhil edilirler ona; ki, akar onun altından nehirler. Onlaradır, orada ‘cennetlerde’ diledikleri şeyler. İşte böyle, ödüllendirir Allâh, günahlardan’ korunanları!
16:32 O kimseler ki, vefat ettirirken onları melekler, temizce ‘hoş olarak’ derler ki: „ Selâmun aleykum! ‘Esenlik üzerinize!’ dâhil olun has bahçe ‘cennete’! Ki, gayret ediyor olduğunuz şeylerden! “.
16:33 ‘Hakikati örtmeye şartlanmışlar, neyi’ gözlerler ki? İllâki gelmesini mi onlara, melekler (Azrâîl aleyhisselâm ve yardımcıları) veya gelir Rabbinden emir ‘kıyâmet hükmü’.* İşte bunun gibi uyguladılar, onlardan önceki kimseler de. Ve zulmetmedi onlara Allâh; ve lâkin ‘günaha sebebiyet vererek’, benliklerine zulmediyorlardı.
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
16:34 Böylelikle isabet etti kötü gayretleri onlara. Ve sarıverdi onları, onunla alay etmiş oldukları şey.*
>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 10:11, 13:32, 14:42<
16:35 Ve derler ki, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimseler: „ Eğer dileseydi Allâh, kul olmazdık ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ziyade bir şeye ‘hizmetle, ibadetle, kutsallaştırılan zât’a, puta’, bizler ve ne de atalarımız!* Ve O’nun ‘emrinden’ ziyade bir şeyi haram ‘caiz olmaz’ kılmazdık! “.* İşte bunun gibi uyguladılar, onlardan önceki kimseler de. Artık elçilerin üzerine ‘düşen’, apaçık tebliğ etmekten başka mıdır?
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
>2:170, 6:148, 7:173, 14:10, 16:35, 36:6, 98:5<
16:36 Ve andolsun ki, harekete geçirdik her ümmetten elçi.* Ki, ‘hizmetle, ibadetle’ kul olun Allâh’a!* Ve kaçının tâğut’tan (Allâhû Teâlâ’yı hiddetlendirenler). Böylelikle onlardan ‘rızasına uyan’ kimilerini ‘razı olduğu yola’ yönlendirdi Allâh.* Ve onlardan ‘müstahik’ kimilerinin üzerlerine sapkınlık gerçekleşti.* Haydi ‘isterseniz’ dolaşın yeryüzünde, böylelikle bakın, nasıl oldu âkıbeti ‘hakikat bilgisini’ yalanlayanların!
>2:38, 2:121, 14:4, 16:36, 39:71, 62:2<
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
16:37 Sen hırsla üstlerine düştükçe düşsen de, yönlendirilmelerine ‘vesile olup’, o hâlde muhakkak ki Allâh, ‘hakikati örtmeye şartlandıkları için’ yönlendirmez, şaşırttığı kimseyi.* Ve yoktur onlara yardımcı.
>2:171, 3:108, 6:104, 7:101, 7:179, 8:22, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 21:45, 22:46, 25:44, 40:35, 64:11, 67:10<
16:38 Ve yemin ettiler Allâh’a, olanca yeminleriyle ki: „ Diriltmez Allâh, ölen kimseyi! “.* ‘Ki bu’ vaat, üstlendiği gerçektir!* Ve lâkin ‘bu gerçeği’ insanların birçoğu bilmezler.
>6:29, 6:30, 11:7, 16:38, 16:39<
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
16:39 ‘Ki, Allâhû Teâlâ’nın’ belli etmesi için onlara, hakkında ihtilâf ettiklerini. Ve bilmesi ‘belirlemesi’ içindir, o kimseleri ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; onların, yalancılar olduklarını.*
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
16:40 Ancak ki, sözümüz, bir şey dilediğimiz zaman, dememizdir ki, ona: „ Ol! “; ‘o şey’, hemen ‘harekete geçer, vaktiyle de’ olur!
16:41 Ve hicret ‘göç’ eden kimseler, Allâh için, zulmedildikleri şeylerin ardındandır ki, yerleştirmemiz içindir onları, dünyada iyice.* Ve elbette âhiret ecri ‘daha’ büyüktür. Keşke biliyor olsalardı!
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
16:42 Ki o kimseler, sabrettiler ve ‘onlar’ Rablerine itimat edenlerdir.
16:43 ‘Yâ Muhammed!’, Ve göndermedik senden önce de ‘hiçbir elçiyi ki’, kendilerine vahyettiğimiz adamlar dışında!* Öyleyse sual edin ‘bunların kimler olduklarını, hakikat bilgisini’ hatırlayan halka ki, bilmiyorsanız!
>2:38, 2:121, 14:4, 16:36, 39:71, 62:2<
16:44 ‘O elçiler’, ayan beyan ‘deliller’ ve hükümler içeren, parça parça sayfalarla ‘gönderildiler’.* ‘Yâ Muhammed!’, Ve Biz indirdik sana ki, ‘hakikat bilgisini’ hatırlatan (Kur’ân-ı Kerîm’i), beyan etmen için insanlara, onlara indirilen şeyleri ‘diğer mukaddes kitapları’!* Ki, belki inceden inceye düşünürler!
>2:38, 2:121, 14:4, 16:36, 39:71, 62:2<
>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47, 62:2<
16:45 Öyleyse emin miydiler, kötülüklerle düzen kuran kimseler, çökertmeyeceğinden Allâh’ın onları, yeryüzünde?* Veya gelir onlara bir azap, bir yerden ki, ‘bunun’ farkına ‘bile’ varmazlarken.*
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
16:46 Veya alır ‘yakalar’ onları dönüp dolaşıyorlarken.* Çünkü onlar, değiller ‘hükmün yerine getirilmesinde Allâhû Teâlâ’yı’ âciz bırakacak.
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
16:47 Veya alır ‘yakalar’ onları, korkarlarken. Buna rağmen, şüphesiz ki Rabbiniz, elbette insaf eden, edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
16:48 Ve görmüyorlar mı ki, oluşumunu yapılandırarak yarattığı şeyleri Allâh’ın? Herhangi bir şey ki, (madde, proton ve nötron), hareket eder onun gölgesi (spin eder, elektron ve pozitron bulutu) sağdan ve soldan* Allâh’ın ‘huzurunda’ yere kapanarak; ve onlar ‘Zât’ının hükmüne’ boyun eğerek.*
>2:255, 3:83, 6:59, 13:15, 16:49, 17:44, 22:18, 67:14<
16:49 (Secde âyeti!)* Ve Allâh’a ‘huzurunda’ yere kapanırlar, ne varsa göklerde ve ne varsa yerde, mahlûkatlardan ve melekler de!** Ve onlar, kibirlenmezler.*
>7:206, 13:15, 16:49, 17:107, 19:58, 22:18, 22:77, 25:60, 38:24, 41:37, 53:62, 84:21, 96:19<
>3:83, 13:15, 16:48, 16:49, 17:44, 17:107, 22:18, 32:15, 41:37, 53:62<
(Allâhû Teâlâ’nın yarattığı tüm ne varsa, Zât’ının koyduğu doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği işlevlerine devam ederler; dolayısıyla, istekli veya isteksiz O’nun buyruğuna riayet etmiş ve kendi usullerince yüceliğini övüp, ibadet etmiş olurlar. Hür iradeyle Allâh’ın rızasını kazananlar ise, O’nun yüceliğini bilinçli bir şekilde över ve ibadet ederler.)
>7:36, 16:49, 21:19, 44:19<
16:50 Korkarlar, üstlerindeki Rablerinden. Ve ifa ederler emredildikleri şeyi.
16:51 Ve dedi ki, Allâh: „ Edinmeyin iki ilâh! “. Ki, sadece O’dur, tek İlâh! ‘Yine dedi ki’: „ Artık yalnızca Benden irkilin o hâlde! “.
16:52 Ve Zât’ının dır, ne varsa göklerde ve yerde! Ve dîn ‘yücelterek överek, ibadetler’, kesintisiz Zât’ına dır!** Buna rağmen, Allâh’tan gayrısından mı korunuyorsunuz?
>3:83, 13:15, 16:48, 16:49, 17:44, 17:107, 22:18, 32:15, 41:37, 53:62<
(Allâhû Teâlâ’nın yarattığı tüm ne varsa, Zât’ının koyduğu doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği işlevlerine devam ederler; dolayısıyla, istekli veya isteksiz O’nun buyruğuna riayet etmiş ve kendi usullerince yüceliğini övüp, ibadet etmiş olurlar. Hür iradeyle Allâh’ın rızasını kazananlar ise, O’nun yüceliğini bilinçli bir şekilde över ve ibadet ederler.)
16:53 Ve ne ‘varsa’ lütuftan sizlere, o hâlde Allâh’tandır. Sonra sizlere bir darlık dokunduğu zaman, ancak Zât’ına yakarırsınız.
16:54 Sonra giderdiğimiz zaman mağduriyeti sizlerden, bir kısmınız Rablerine bir ortak yakıştırırlar.*
>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<
16:55 Nankörlük etsinler, onlara verdiğimiz şeylere. Haydi menfaatlenin!* Artık yakında ‘âhirette’ bileceksiniz!*
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 25:15, 57:20<
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
16:56 Ve ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’, belirliyorlar ‘aslını’ bilmedikleri ‘ilâhlarına’ bir nasip.* Ki, onları rızıklandırdığımız o şeylerden. Allâh’a yemin olsun ki, mutlaka mesulsünüz, uydurmuş olduğunuz şeylerden (ilâhlar edinmekten)!*
>5:103, 6:136, 16:56, 16:71, 30:28<
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
16:57 Ve ‘yakıştırarak’ kılıyorlar Allâh’a, kızlar.* Noksanlık, kusur, âcizlikten ötedir O!* Ve onlarındır, imrendikleri ‘yakıştırdıkları erkek çocuklar’.
>4:117, 17:40, 37:149, 37:150, 52:39<
>2:116, 10:68, 18:4, 19:88, 19:89, 19:90, 19:91, 19:92<
16:58 Ve müjdelendiği zaman onlardan birisi kız ‘çocuk’ ile, gölgeler ‘saklar’ ki, yüzünü kararttı (yüz karası sayar). Ve o, içine atar.
16:59 Gözden kaybolur halktan, onunla müjdelendiği şeyin kötülüğünden. Tutsun mu onu alçaltılmayla, yoksa gömsün mü onu toprağa? Ne kötü değil mi, hükmettikleri şey?!
16:60 O kimseler ki, inanmazlar âhirete;* kötü emsaldir. Ve ötesiz üstünlük emsali ‘ise’ Allâh’ındır. Ve O’dur, mutlak yüce, eşsiz, benzersiz; âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden!
>2:6, 6:12, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:39, 10:40, 10:96, 10:97, 17:10, 26:201<
16:61 Ve eğer sorumlu tutsaydı Allâh, insanları, zulümleri sebebiyle, bırakmazdı onun üzerinde ‘yeryüzünde, hiç’ bir mahlûkatlardan. Ve lâkin erteler onları, adlandırılmış ‘bir’ vadeye. Artık geldiği zaman vadeleri, ne bir saat ertelenirler ve ne de öne alınırlar.*
>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<
16:62 Ve ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’, kılıyorlar Allâh’a, hoşlanmadıkları şeyleri. Ve vasıflandırarak dilleriyle ki, en güzelin onların olduğu yalanını.* Hiç kuşkusuz ki, ateşin, onların olduğudur. Ve muhakkak ki onlar, abartılı davrananlardır!
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
16:63 ‘Yâ Muhammed!’, Allâh’a yemin olsun, andolsun ki, gönderdik ümmetlere ‘nice elçileri’ senden önce de!* Fakat süsledi ‘cazip gösterdi’ şeytan, onlara gayretlerini. Çünkü o ‘şeytan’, onların himayecisidir bugün ‘dünyada’.* Ve onlaradır, elem azap!*
>2:151, 3:164, 3:184, 4:41, 4:166, 6:42, 14:44, 16:44, 16:89, 17:77, 28:47, 62:2<
>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
16:64 ‘Yâ Muhammed!’, Ve indirmedik kitabı (Kur’ân-ı Kerîm) sana ki, beyan etmen dışında onlara, hakkında ihtilâf ettiklerini!* Ve yönlendirilmeye ‘vesiledir’ ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenmedir ‘samimi’ inanan bir toplum için!*
>2:41, 2:89, 2:91, 2:101, 4:47, 5:48, 6:91, 9:30, 9:31, 21:50, 35:31, 46:12, 98:5<
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
16:65 Ve Allâh, indirdi gökten su; ki, böylelikle yaşattı onunla yeryüzünü, ölümünün ardından. Muhakkak ki işte bu, elbette âyet ‘alâmettir’, dinleyen bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:66 Ve muhakkak ki ‘çiftlik’ hayvanları da, sizlere elbette ibrettir. İçiririz sizlere karnındaki besin artıkları ve kan arasından ‘salgılanan’ şeyden; ki saf süt, içenlere ‘içimi’ hoştur.
16:67 Ve mahsullerden, hurma ağaçları ‘meyvelerinden’ ve üzümler ki, ediniyorsunuz ondan şerbet-müskirat ve iyi bir rızık.* Muhakkak ki işte bu, elbette âyet ‘alâmettir’, akıl yürüten bir toplum için!*
>2:219, 16:67, 37:45, 47:15<
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:68 Ve vahyetti Rabbin, dişi bal arısına ki, edinmesini dağlardan evler ‘kovanlar’ ve ağaçlardan ve ‘insanların’ kurdukları çardak ‘gibi dikip yükselttikleri’ şeylerden.
16:69 „ Sonra ye, her mahsullerden ‘çiçeklerden’ ki, böylelikle yollarına sokul Rabbinin, mütevaziâne!* “. Çıkar onun karnından içki ki, türlü türlüdür renkleri. Onda ‘Bal’da’, bir şifa ‘vardır’ insanlar için. Muhakkak ki işte bu, elbette âyet ‘alâmettir’, inceden inceye düşünen bir toplum için!*
>2:255, 3:83, 6:59, 13:15, 16:49, 17:44, 22:18, 67:14<
>7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 23:71, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:70 Ve Allâh, oluşumunu yapılandırarak yarattı sizleri! Sonra da sizleri vefat ‘bilinçsiz’ ettirir! Ve sizlerden kimileri, geri döndürülür ömrün en rezilliğine ki, bilememesi ‘için bir bilgiden (bildiklerinden) sonra bir şey. Şüphesiz ki Allâh, en iyi bilendir; irade ettiğini, icraya kudretlidir!
16:71 Allâh, liyakatli kıldı bazılarınızı bazılarının üzerine, rızıkta.* Ne var ki, liyakatli kılınan kimseler, rızıklarını vermemekteler yeminlerine sahip çıkıp ‘güvendirdikleri beslemelere’! Oysa onlar, onda ‘bu konuda’ eşittirler! (Hizmetçileriyle eşitliği kendilerine yakıştıramadıkları hâlde, âciz putları kudretli Allâhû Teâlâ’ya eşit görüyorlar!) Öyleyse, lütfuna ‘hakikat bilgisine’ mi Allâh’ın, cebelleşiyorlar?*
>4:34, 6:165, 17:21, 17:70, 43:32<
>5:103, 6:136, 16:56, 16:71, 30:28<
16:72 Ve Allâh, kıldı sizlere cinsinizden eşler; ve kıldı sizlere eşlerinizden oğullar ve torunlar! Ve rızıklandırdı sizleri, temizinden! Buna rağmen asılsıza mı inananlardır ve lütfunu ‘hakikat bilgisini’ Allâh’ın, inkâr ediyorlar?!
16:73 Ve ‘hizmetle, ibadetle’ kul oluyorlar (edindikleri ilâhlara);* ki, Allâh’tan ziyade. Ki, ‘hiçbir’ şeye ehil olmayan onlara, rızk ‘sağlamaya’ göklerden ve yerden ve mecal edemeyen şeylere.
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
16:74 Artık vurgulamayın Allâh’a emsal!* Şüphesiz ki, Allâh, bilir ve sizler bilmezsiniz ‘sırları ve açıklanan şeyleri’!*
>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
16:75 Vurgularla Allâh, emsal verdi: Ki, bir kul (köle) ‘düşün’; sahiplidir, erkli değildir bir şey üzerinde ‘elde etmeye’. Ve ‘diğer’ kişi ki, Bizden, iyi bir rızık ile rızıklandırdık onu; öyle ki o, bağış yapar ondan sırlarda ve açık olarak. ‘Onlar’, hiç eşit olur mu? (Ki âciz putları, kudretli Allâhû Teâlâ’ya eşit görüyorlar). Yüceltilme, övgü Allâh’adır! Yok onların birçoğu, bilmezler.
16:76 Ve vurgularla Allâh, emsal verdi: Ki, iki adam ‘düşün’; onlardan biri dilsizdir, erkli değildir bir şey üzerinde ‘elde etmeye’. Ve o, efendisi üstüne yüktür. Her nereye gönderse onu, bir hayır getirmez ‘hakkını koruyamaz’; hiç eşit olur mu o? Ve ‘diğer’ kişi ki, tembihler adaletle;* ve o, ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu’ yol istikâmeti üzeredir. (Ki âciz putları, kudretli Allâhû Teâlâ’ya eşit görüyorlar).
>2:282, 4:58, 16:76, 16:90, 49:9<
16:77 Ve Allâh’ındır, algılanamayanı göklerin ve yerin!* Ve sadece saatin (kıyâmet) emri ‘süresi’ ancak göz kırpmak gibidir veya o, daha yakın ‘hızlıdır’!* Şüphesiz ki Allâh, her şey üzerinde irade ettiğini, icraya kudretlidir!
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
Var olan her şeyi yok eden kıyâmetin hızı – ÎKRA.vision
16:78 Ve Allâh, çıkardı sizleri analarınızın karnından ‘hiçbir’ şey bilmezken. Ve var etti sizlere duyma ve görme duyuları ve gönül ‘idrak kuvveleri’! Ki, belki şükredersiniz!
16:79 Görmüyorlar mı ki, ‘Allâhû Teâlâ’nın, koyduğu doğa kurallarına’ riayet ettirilen kuşları, göğün yoğun kısmında? Ki onları, Allâh dışında ‘kimse, orada’ tutamaz. Muhakkak ki işte bu, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir, samimi’ inanan bir toplum için!*
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
16:80 Ve Allâh, kıldı sizlere evlerinizden sükûnet yeri! Ve var etti sizlere ‘çiftlik’ hayvanlarının derisinden ‘çadır’ evler ki, hafifçe taşınırsınız göç ettiğiniz gün; ve ikâmet ettiğiniz gün. Ve ‘koyunların’ yünlerinden ve ‘develerin’ tüylerinden ve kıllarından çeşitli eşya ve menfaatlendirilme, belli bir süre.
16:81 Ve Allâh, var etti sizlere, oluşumunu yapılandırarak yarattığı şeylerden gölgelikler! Ve var etti sizlere dağlardan mağaralar! Ve var etti sizlere ‘giyimlik’ gömlekler ki, sizleri hararetten korur ve ‘zırhlı’ gömlekler ki, sizleri darbeden korur! Böylelikle tamamlıyor ‘Allâhû Teâlâ’, lütfunu üzerlerinizdeki. Ki, belki ‘Allâhû Teâlâ’ya’ teslimiyeti benimsersiniz!
16:82 ‘Yâ Muhammed!’, Buna rağmen eğer ki, ‘geçmişe’ dönerlerse, artık sadece üzerine ‘düşen’ apaçık tebliğ etmektir!
16:83 Ki, tanıyorlar lütfunu ‘hakikat bilgisini’ Allâh’ın, sonra inkâr ederler onu. Ve onların birçoğu, inkârcılardır.
16:84 Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette’* harekete geçiririz her ümmetten bir şahit* ki, sonra da izin verilmez ‘mazerete; hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmış kimselere ve ne de gönül almalarına.
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
>17:71<
16:85 Ve gördükleri zaman, zulmeden kimseler azabı, artık hafifletilmez onlardan. Ve onlara göz açtırılmaz ‘süre verilmez’.*
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
16:86 Ve gördükleri zaman ortaklarını (edindikleri ilâhlarını) ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimseler, derler ki: „ Rabbimiz… Şunlar ortaklarımız ki, ‘Senin’ yanın sıra davet ‘dua’ ettiğimiz! “.* Ne var ki, söz atarlar ‘kutsallaştırılan her türlü zât, put’ onlara: „ Muhakkak ki sizler, elbette yalancılarsınız! “.*
>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<
>2:166, 4:117, 6:100, 10:28, 10:29, 14:36, 16:86, 18:52, 19:82, 21:65, 25:17, 28:63, 29:25, 34:40, 34:41, 35:14, 46:5, 46:6<
16:87 Ve bırakırlar ‘tutumlarını, Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’ Allâh’a, izin günü teslimiyeti benimseyip.* Ve saptı (hatırdan, gönülden çıkarıldı) onlardan, uydurmuş oldukları şeyler!*
>2:166, 4:117, 6:100, 10:28, 10:29, 14:36, 16:86, 18:52, 19:82, 21:65, 25:17, 28:63, 29:25, 34:40, 34:41, 35:14, 46:5, 46:6<
16:88 O kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; ve alıkoyarlar yolundan Allâh’ın. Onlara artırdık azap üstüne azabı bozgun çıkarıyor olmaları sebebiyle.*
>6:123, 7:86, 8:36, 11:19, 14:3, 16:88, 17:16, 34:34, 43:23<
16:89 Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette’* harekete geçiririz her ümmetten bir şahit aleyhlerine, kendilerinden.* ‘Yâ Muhammed!’, Ve getirdik seni de şahit olarak şunların aleyhlerine! Ve Biz indirdik sana, kitabı (Kur’ân-ı Kerîm) ki, her şeyi açıklayan ve yönlendirilmeye ‘vesiledir’. Ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenmedir ve müjdedir Müslümanlara (Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)!*
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
>17:71<
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
16:90 Muhakkak ki Allâh, emreder adaletle ‘hükmetmeyi’* ve iyiliği!* Ve akrabalara ‘ihtiyaçlarını’ vermeyi!* Ve men eder, müstehcenlikten; ve aykırılığı ve taşkınlık etmeyi!* ‘Allâhû Teâlâ’, sizlere nasihat veriyor ki, belki hatırda tutarsınız!
>2:282, 4:58, 16:76, 16:90, 49:9<
>4:36, 6:151, 16:90, 17:23, 28:77, 55:60<
>2:219, 2:245<
>16:90, 24:21, 29:45<
16:91 Ve vefa edin, taahhüde Allâh’ın ‘adına’, taahhütleştiğiniz zaman! Ve bozmayın yeminleri onu katileştirmenizden sonra! Ve kıldığınızda Allâh’ı üzerlerinize kefil. Şüphesiz ki, Allâh, bilir uyguladığınız şeyleri!
16:92 Ve olmayın karı gibi ki, tekrar tel tel çözer sonradan, kuvvetlice eğrilmiş yünün ipini! Ediniyorsunuz yeminlerinizi aldatmaya ‘alet’, aranızda, olduğunda bir ümmetin diğer bir ümmetten daha ziyade. Fakat dener sizleri Allâh, onunla ‘yeminlerinizle’!* Ve ‘Allâhû Teâlâ, âhirette’ mutlaka beyan edecek sizlere, kıyâmet günü ihtilâf ediyor olduğunuz şeyleri!
>8:25, 9:126, 21:35, 29:2<
16:93 Ve eğer dileseydi Allâh, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, elbette kılardı sizleri ‘aynı inançtan’ bir ümmet. Ve lâkin şaşırtır, dilediği ‘müstahik’ kişiyi* ve yönlendirir dilediği ‘rızasına uyan’ kişiyi ‘razı olduğu yola’!* Ve mutlaka mesulsünüz, gayret ediyor olduğunuz şeylerden!
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<
16:94 Ve edinmeyin yeminlerinizi aldatmaya ‘alet’ aranızda! Yoksa kayar ayak, sabitliğinin sonrasında.* Ve tadarsınız kötülüğü, alıkoyduğunuz sebebiyle, yolundan Allâh’ın ve sizleredir büyük azap.
>2:250, 3:146, 3:147, 8:11, 16:94, 47:7<
16:95 Ve pazarlamayın taahhüdü Allâh’ın ‘adına’, ancak az bir bedele! Katında Allâh’ın, o, en hayırlısıdır sizlere ki, bir bilmiş olsanız!
16:96 ‘Çünkü’, yanınızdaki şeyler tükenir. Ve katındaki şeyler Allâh’ın, kalıcıdır. Ve mutlaka ödüllendiririz o kimseleri ki, sabrettiler; ecirlerinin en iyisiyle, gayret ediyor oldukları şeylere.*
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
16:97 Kim, gayretleri erdemliyse, erkeklerden veya bayan; ve o, ‘samimi’ inanandı, o hâlde mutlaka, temiz ‘arınmış bir’ hayat yaşatırız ona.* Ve mutlaka ödüllendiririz ecirlerinin en iyisiyle, gayret ediyor oldukları şeylere.
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
16:98 Artık Kur’ân okuduğun zaman hemen sığın Allâh’a, şeytanın ‘şerrinden’ ki, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuştur’!*
>7:200, 16:98, 16:99, 16:100, 23:97, 23:98, 41:36, 43:36, 114:1, 114:2, 114:3, 114:4, 114:5, 114:6<
16:99 Doğrusu o ‘şeytanın’, yoktur onun salahiyeti, o kimseler üzerlerinde ki, ‘samimi’ inananlardır!* Ve ‘onlar’ Rablerine itimat edenlerdir!
>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<
16:100 Sadece onun ‘şeytanın’ salahiyeti, ona dönenlerin üzerlerindedir. Ve o kimselerdir ki onlar, onunla ‘şeytanın vesveseleriyle, Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardır!
16:101 Ve değiştirdiğimiz zaman, bir âyetin yerini, ‘diğer’ bir âyetle… Ve Allâh, en iyi bilendir; bilerek indirdiği şeyi ‘âyetlerini’,* dediler ki: „ Sen sadece uyduransın! “. Yok onların birçoğu, bilmezler.
>4:82, 6:35, 6:37, 7:203, 13:7, 13:38, 20:133, 23:71, 29:51<
(Bu konu, hakikati örtmeye şartlanmışların alâmet beklentisi üzerinedir; aksi hâlde 4:82’de bildirilen, çelişki olurdu!)
16:102 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Onu, indirdi Ruh’ûl Kudüs (Kutsal Ruh; Melek) Rabbinden, hak ile ‘gayeyle’! Sabit kılmak için ‘samimi’ inanan kimseleri ve yönlendirilmeye ‘vesiledir’ ve müjdedir Müslümanlara (Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)! “.*
>5:110, 16:2, 16:102, 17:85, 42:51, 58:22, 66:12<
16:103 Ve andolsun ki, biliyoruz diyor olduklarını ki: „ Zaten ona öğreten insanoğlu! “. Ki, saptıran kimselerin lisanı ‘Arapçaya’ yabancıdır. Ve bu ‘Kur’ân-ı Kerîm’, apaçık Arapça lisanıdır.**
>2:2, 7:52, 10:38, 16:102, 17:106, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
>14:4, 16:103, 19:97, 46:12<
16:104 Muhakkak o kimseler ki, inanmazlar âyetlerine, Allâh’ın!* ‘Hakikati örtmeye şartlandıkları için, razı olduğu yola’ yönlendirmez onları, Allâh.* Ve onlaradır, elem azap!*
>2:6, 6:12, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:39, 10:40, 10:96, 10:97, 17:10, 26:201<
>2:171, 3:108, 6:104, 7:101, 7:179, 8:22, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 21:45, 22:46, 25:44, 40:35, 64:11, 67:10<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
16:105 Sadece uydururlar yalanla o kimseler ki, inanmazlar âyetlerine, Allâh’ın!* Ve işte onlar… Onlar, yalancılardır!*
>2:6, 6:12, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:39, 10:40, 10:96, 10:97, 17:10, 26:201<
>16:105, 18:49, 22:76, 23:105, 25:11, 27:83, 29:3, 29:68, 41:20, 43:80, 50:16, 50:17, 50:18, 52:11, 69:49<
16:106 Kim inkâr ederse Allâh’ı, inancının ardından ki, müstesnadır baskılanan kimse ve kalbi inançla kanaat olmuşken!* Ve lâkin kim açarsa inkâra göğüs ‘gönül’, öyleyse üzerlerinedir gazap Allâh’tan!* Ve onlaradır, büyük azap!*
>2:225, 2:284, 5:89, 33:5, 66:2<
>3:90, 3:105, 3:106, 4:137, 16:106<
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
16:107 İşte bu, onların, ‘tercih edip’ seviyor olmalarındandır dünya hayatını, âhirete karşı. Ve ‘bilin’ Allâh’ın, ‘razı olduğu yola’ yönlendirmez olduğunu, inkârcılar toplumunu!*
>8:18, 8:19, 12:52, 16:107<
16:108 İşte onlar, o kimselerdir ki, mühürledikleridir Allâh’ın, kalplerinin üzerini ve duymalarının ve ‘kalp gözüyle’ görmelerine de (anlamak istemedikleri için, idrak kuvveleri kilitlidir).* Ve işte onlar… Onlar, vurdumduymazlardır!*
>2:171, 3:108, 6:104, 7:101, 7:179, 8:22, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 21:45, 22:46, 25:44, 40:35, 64:11, 67:10<
>4:163, 4:164, 4:165, 6:130, 6:131, 6:155, 6:156, 6:157, 7:172, 7:173, 17:15, 20:134, 26:208, 28:59, 35:24, 67:8, 67:9<
16:109 Hiç kuşkusuz ki, onlar, âhirette en çok hüsranda olanlardır.
16:110 Sonra muhakkak ki Rabbin, o kimselere ki, hicret ‘göç’ ettiler ‘inkâra dayatılıp’, işkenceye uğratılmalarının ardından;* ve cihâd (kararlılıkla İslâm’ı yaşama mücâdelesi) ettiler* ve sabrettiler, şüphesiz ki Rabbin, ardından fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır;* inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
>2:225, 2:284, 5:89, 33:5, 66:2<
>3:142, 4:95, 9:20, 22:78, 29:69, 47:31<
>5:39, 15:49, 17:25, 20:82, 25:71, 28:16, 39:53<
16:111 O gün gelir ki, ‘kıyâmet sonrası âhirette’* her tür benlik müdâfaa eder canını. Ve ‘olanca’ vefa edilir her benliğe, gayretleri. Ve onlar ‘âhirette’ zulmedilmezler.*
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:24, 24:25, 75:30, 82:19<
>7:8, 7:9, 23:102, 23:103, 99:7, 99:8, 101:6, 101:7, 101:8, 101:9<
16:112 Ve vurgularla Allâh, emsal verdi: Ki, bir şehir ‘halkı’, emniyette ve kanaatkâr; oraya geliyordu rızkı, bolca, her yerden. Ne var ki, nankörlük ettiler lütuflandırmasına Allâh’ın. Bunun üzerine tattırdı onlara Allâh, açlık örtüsü ve korku ki, üretiyor oldukları şeylerin ‘etkilerinden’.
16:113 Ve andolsun ki, geldi onlara ‘bir’ elçi onlardan, öyle ki, yalanladılar onu. Bunun üzerine aldı ‘yakaladı’ onları bir azap.* Ve onlar, zalimlerdir.
>6:42, 6:43, 6:44, 6:45, 7:95, 7:96, 7:97, 7:98, 11:117, 15:4, 19:74, 19:75, 21:6, 23:64, 23:76<
16:114 O hâlde yiyin, rızıklandırdığı şeylerden sizleri, Allâh’ın, ki ‘sadece’ helâl ‘caiz’, temizinden! Ve şükredin lütfuna Allâh’ın ki, eğer yalnızca O’na ‘hizmetle, ibadetle’ kul olduysanız!*
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
16:115 Sadece haram ‘caiz olmaz kıldı’ üzerlerinize ki: Leşi ve kanı ve domuz etini! Ve helâl ‘caiz’ değil ‘kıldı’ onu, Allâh’tan gayrısı için ‘adlandırmayı’! Ancak kim darda kalırsa, haddi aşmaksızın ve sınırsız olmaksızın ‘yer’! O hâlde şüphesiz ki Allâh, fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır;* inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
>5:39, 15:49, 17:25, 20:82, 25:71, 28:16, 39:53<
16:116 Ve söylemeyin, dillerinizin yalan vasıflandırdığı şeyler için: „ Bu helâldir ‘caiz’ ve bu haramdır ‘caiz olmaz’! “. İftira etmeniz için Allâh’a, ‘emridir’ yalanıyla! Muhakkak ki uyduran kimseler ki, Allâh ‘adına’ yalanı,* felâha eremezler!
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
16:117 ‘Elde ettikleri’, az bir geçimliktir ‘dünyada’. Ve onlaradır, elem azap!*
>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<
16:118 ‘Yâ Muhammed!’, Ve Yahudi kimseler üzerlerine haram ‘caiz olmaz’ kıldık, kıssa ettiğimiz ‘bahsettiğimiz’ şeyleri sana, daha önce de!* Ve zulmetmedik onlara; ve lâkin ‘günaha sebebiyet vererek’, benliklerine zulmediyorlardı.
>3:93, 4:160, 6:146<
16:119 Sonra muhakkak ki Rabbin, o kimselere ki, gayretlendiler kötülüğe cahillikle ‘düşüncesizce’, sonra da tövbe ettiler ardından ve ‘gidişatı’ düzelttiler, Şüphesiz ki Rabbin, işte bunun ardından, elbette fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır;* inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
>5:39, 15:49, 17:25, 20:82, 25:71, 28:16, 39:53<
16:120 Muhakkak ki İbrâhîm, ‘aynı inancı paylaşanların dîninden olan’ bir ümmettendi, Allâh’a âmâde olan Hanif (yegâne İlâh’a inanan).* Ve değildi ‘İbrâhîm aleyhisselâm , Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan.*
>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 5:3, 6:161, 10:105, 21:25<
>6:79, 60:4<
16:121 Şükredendi O’nun lütuflarına. ‘Allâhû Teâlâ’, seçti onu ve yönlendirilmeye ‘vesile kıldı’ onu, ‘razı olduğu’ yol istikâmetine.*
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<
16:122 Ve verdik ona, dünyada iyilikler; ve muhakkak ki o, âhirette de elbette erdemlilerdendir.
16:123 ‘Yâ Muhammed!’, Sonra vahyettik* sana ki, uymayı İbrâhîm’in milletine ‘aynı inancı paylaşanların dînine’, Hanif (yegâne İlâh’a inanan) ‘olarak’!* Ve olmadı ‘İbrâhîm aleyhisselâm , Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan.*
>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<
(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Kelâmıyla olsa da, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)
>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 5:3, 6:161, 10:105, 21:25<
>6:79, 60:4<
16:124 Ancak ki, kılındı Cumartesi’ler (kutsal şabat tatili), onda ihtilâf edenlerin üzerlerine ‘Yahudilere’.* Ve muhakkak ki Rabbin, elbette hükmeder onların arasında kıyâmet günü,* hakkında ihtilâf ediyor oldukları şeyleri.*
>2:65, 4:154, 16:124<
>9:109, 9:110, 10:19<
>2:41, 2:89, 2:91, 2:101, 4:47, 5:48, 6:91, 9:30, 9:31, 21:50, 35:31, 46:12, 98:5<
16:125 ‘Yâ Muhammed!’, Davet et, Rabbinin yoluna hükümlerle ve iyi nasihatle! Ve müdâfaa et onlara, onunla ki o, iyi ‘niyetle’! Şüphesiz ki Rabbin… Ki O’dur, en iyi bilen; yolundan sapan kimseyi! Ve O’dur, en iyi bilen; ‘razı olduğu yola’ yönlendirilmişleri de!
16:126 Ve eğer eziyet edecekseniz, öyleyse eza edin benzeriyle ki, onunla eziyet edildiğiniz şeyin!* Ve eğer mutlaka sabrederseniz, elbette o, en hayırlısıdır sabredenler için.
>2:190, 2:193, 4:76, 8:39, 9:12, 9:29, 9:123, 60:8, 60:9<
16:127 ‘Yâ Muhammed!’, Ve sabret! Ki sabrın, ancak Allâh’ın ‘desteği’ iledir! Ve hüzünlenme, onlar ‘davetine uymadılar diye’!* Ve olma daraltı içinde, kurdukları düzenler sebebiyle!
>5:48, 5:49, 11:12, 11:112, 11:113, 17:74, 28:87<
16:128 Muhakkak ki Allâh, beraberdir ‘günahlardan’ korunan kimselerle! Ve o kimselerdir ki onlar, ‘kendisini’ koruyan, iyilerdir!